Kayseri’de Sağlıklı Gıdanın Adresi: Kocasinan %100 Ekolojik Pazar
Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği (KAPTAR), Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Kayseri İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Kocasinan Belediyesi işbirliği ile 2013 yılından beri Ağustos-Kasım sezonunda hizmet veren %100 Ekolojik Pazar, bu yıl da organik ve sağlıklı ürünler sunmaya devam ediyor. Kayseri Erciyesevler %100 Ekolojik Pazar 13 Ağustos’tan itibaren her pazar günü 07.00-17.00 saatleri arasında Erciyesevler Pazar Alanında tüketiciyle buluşuyor.
Gezegeni korurken aynı zamanda soframızı da korumayı, ekolojik tarımı yaygınlaştırırken üreticiyi örgütlemeyi, teşvik etmeyi ve bu doğrultuda tüketiciyi bilinçlendirmeyi amaçlayan Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’nin girişimleri ile Kayseri’nin 9 ilçesindeki 700 dekar alanda organik sertifikalı üretim yapan 35 çiftçi, yerel ve mevsimsel ürünlerini %100 Ekolojik Pazarlar güvencesiyle tüketicilere aracısız olarak ulaştırma imkânı buluyor.
Zehirsiz Sofralar Zehirsiz Pazarlar
Kayseri’de 2013 yılından beri zehirsiz gıdaya erişmek isteyen tüketicilere güvenilir gıda sağlayan ve organik sertifikalı üretim yapan çiftçilerin ürünlerini pazarlayabilmesi için imkan sağlayan %100 Ekolojik Pazar, Kasım ayına kadar her pazar günü Erciyesevler Pazar Alanı’nda kurulmaya devam edecek. Ağustos-Kasım döneminde kurulan pazar yerel üreticilerin tezgâhlarına ev sahipliği yapmakla birlikte üreticiden tüketiciye adil bir üretim ve pazarlama modeli ile sürdürülebilir gıda konusunda diğer belediyelere de öncülük ediyor.
%100 Ekolojik Pazar’da, 2022 yılı verilerine göre, 180.765,00 kg. taze sebze ve meyve satışı gerçekleşirken; üreticilerin elde ettikleri toplam kazanç, iklim krizine bağlı olarak azalan ürün miktarına rağmen, 2.245.742,00 TL’ye ulaşmış durumda. Son 8 yılda 1.322.536,16 kilogram taze sebze ve meyve satışı gerçekleştiren üreticiler toplam 6.433.785,00 TL kazanç elde ederek üretim kapasitelerini geliştirmeye devam ediyor.
Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, Kocasinan’da açılan %100 Ekolojik Pazar’ın önemine şu sözlerle dikkat çekti; “Üretici örgütlenir; devlet üretimi, yerel yönetimler de sivil toplum örgütlerinin katkıları ile organik pazarları destekler; üretim ve tüketimde yerellik sağlanarak organik pazarlar üreticiden tüketiciye hale gelirse, hem sürdürülebilirlik sağlanıyor hem de organik ürünlerdeki fiyatlar aşağı çekilebiliyor. Kayseri’deki organik pazar fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’deki organik pazarların neredeyse yarısı bir bedel. Buğday Derneği olarak, Tarım ve Orman Bakanlığımızı ve yerel yönetimleri işbirliği içinde hem üretim hem pazar ayağı bir arada olacak şekilde organik tarımı desteklemeye çağırıyoruz. Kocasinan %100 Ekolojik Pazar modelinin yaygınlaşmasını temenni ediyoruz.”
Kayseri Kocasinan
%100 Ekolojik Pazar
Taze sebze ve meyve
Toplam satış (KG)
Taze sebze ve meyve
Ciro (TL)
2015
139.181,35
327.704,50
2016
183.511,46
477.383,00
2017
151.817,10
394.645,00
2018
159.592,35
591.293,00
2019
187.261,30
716.545,00
2020
159.062,75
722.591,50
2021
161.344,85
957.881,00
2022
180.765,00
2.245.742,00
TOPLAM
1.322.536,16
6.433.785,00
Sadece zehirsiz ve organik sertifikalı ürünlerin satıldığı %100 Ekolojik Pazarlar ekolojik tarımın yaygınlaşmasıyla birlikte, gelecek kuşaklar için daha yaşanabilir bir dünya ve sağlıklı bir toplum yolunda dönüşüme hizmet ediyor. Türkiye’de ekolojik ürünlerin ve pazarların yaygınlaşması için çalışan Buğday Derneği’nin öncülüğünde, ilk olarak 2006 yılında İstanbul – Şişli’de açılan %100 Ekolojik Pazarlar, Kartal ve Bakırköy’ün ardından, İstanbul dışında Kayseri Kocasinan’da ve İzmit’te hizmet vermeye başladı. Böylece ekolojik ürünler daha çok tanınır, bilinir ve ulaşılabilir hale geldi.
Her Şey Kayıt Altında ve İzlenebilir
Buğday Derneği, oluşturduğu %100 Ekolojik Pazar Standartları ile organik pazarların sağlıklı işleyen ve güvenilir bir model olarak yaygınlaşmasına öncülük ederek üstlendiği bu rolü, hazırladığı internet veritabanı ile daha da ileriye taşıyor. Yerel yönetim yetkilileri, ürünlerin satış verilerini tarih, satıcı, üretici, ürün, çeşit, miktar, fiyat ve mali belgeler bazında kayıt altına alıyor. Belediyelerin yanı sıra, Buğday Derneği ve proje ortağı olan sivil toplum kuruluşları ile birlikte, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından da denetimleri yapılan %100 Ekolojik Pazarlar’da, düzenli olarak ürünlerden numune alınarak akredite laboratuvarlara gönderiliyor. Kalıntı çıkan veya sertifika kapsamı dışında ürün sattığı tespit edilen üreticiler ve esnaf pazardan men ediliyor. Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar da bir ziraat mühendisi tarafından düzenli olarak kontrol ediliyor ve kalıntı analizi yapılıyor.
Buğday E-Dergi’de yayınlanan Tezgâhın Ardındaki Kahramanlar serisinin yeni bölümünde %100 Ekolojik Pazarlar üreticisi Hıdır Oktay’ı konuk ediyoruz.
Elta-Ada Çiftliği kurucusu Hıdır Oktay, tarım adası Gökçeada’daki 3100 dekar arazide 2004 yılından bu yana bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte planlayarak oluşturdukları kapalı sistem ile çevresel ve sosyo-ekonomik olarak sürdürülebilir bir tarım yapıyor. Türkiye’de ilk organik sertifikalı yoğurt, pastörize süt ve farklı peynir çeşitlerini ve Gökçeada’nın vitamin değeri yüksek, yağlık çeşidi olan ladolia zeytin ağaçlarından elde ettikleri zeytinyağını %100 Ekolojik Pazarlar’da tüketiciler ile buluşturuyor.
Buğday E-Dergi’ye abone olarak hem ekolojik yaşamın gündem ve pratiklerinden haberdar olabilir hem de Buğday Derneği’nin doğayla uyumlu üretim, türetim ve sağlıklı bir gelecek için yürüttüğü çalışmalara destek olabilirsiniz.
Aboneliğinizle birlikte, Buğday E-Dergi’nin yaz sayısı ve 3 ayda bir yeni sayıları e-posta kutunuzda oluyor.
Tarım zehirleri (pestisit) açısından sıfır kalıntılı* ürünlerin adresi %100 Ekolojik Pazarlar İstanbul, İzmit ve Kayseri halkına hizmet veriyor.
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, belediyeler ve Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri tarafından %100 Ekolojik Pazarlar’da satışa sunulan birçok farklı ürün grubundan alınan numuneler akredite laboratuvarlarda inceleniyor. Muayene ve analiz raporu sonuçları Buğday Derneği tarafından takip ediliyor, ilgili üretici ve esnaftan temin ediliyor.
Buğday Derneği’nin danışmanlığında kurulan Bakırköy, Kartal ve Şişli %100 Ekolojik Pazarlar; İzmit %100 Ekolojik Pazar; mevsimlik olarak kurulan Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazarlar’daki ürünlerin denetlenmesi ve analiz çalışmaları 2022 yılı boyunca devam etti.
Kartal, Şişli, Bakırköy %100 Ekolojik Pazarlar’da Buğday Derneği desteği ile belediyelerin gerçekleştirdiği denetimler ve alınan numunelerin yanı sıra, 2022 yılında İstanbul İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri tarafından domates, biber, patlıcan, ıspanak, kabak, bezelye, havuç, patates, roka, çilek, erik, portakal, mandalina, kayısı ve zeytinyağı gibi farklı ürün gruplarından alınan 17 numune sonucunda hiçbir tarım zehri kalıntısına rastlanmadı.
Buğday Derneği’nin Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği işbirliği ile katkı sunduğu Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazarlar’da da ilgili İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlükleri tarafından alınan 25 numunenin sonucu temiz çıktı.
Her şey kayıt altında ve izlenilebilir
Hem tüketicinin hem de dürüst üreticilerin ve esnafın haklarını korumak adına yapılan denetimler ve analizler %100 Ekolojik Pazarlar’ın açıldığı günden beri düzenli olarak sürdürülüyor. Benzer hassasiyet ve denetimler ilgili Bakanlık ile kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından arazilerde, depolarda, pazarlama noktalarında düzenli ve habersiz olarak yapılıyor. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarınca yapılan bu denetimler sadece analizlerle sınırlı olmayıp, her bir üreticinin kullandığı tohumdan, gübreye; zirai mücadele yönteminden, toprağı korumak için yaptığı uygulamalara kadar her şey kontrol altında tutuluyor, kayıt altına alınıyor, satış miktarları hasat miktarlarından düşülerek stok takibi yapılıyor. Bu sebeple, %100 Ekolojik Pazarlar’a gelen her ürüne ait mali belge ve miktar bilgileri haftalık olarak ilgili kontrol ve sertifika kuruluşlarınca bildiriliyor.
Belediyeler ve Buğday Derneği tarafından alınan numunelerde kalıntı çıkması durumunda konu belediye başkanlığındaki komisyonlarca değerlendiriyor, hem gerekli yaptırımlar uygulanıyor hem de ilgili kontrol ve sertifika kuruluşları ile işbirliğine geçiliyor.
Analiz sonuçları Buğday Derneği’nin %100 Ekolojik Pazarlar’da yer alan halkla ilişkiler standında şeffaf bir şekilde vatandaşlar ile paylaşılıyor.
Sağlıklı, güvenilir gıda herkesin hakkı. Buğday Derneği sağlıklı ve güvenilir gıda için çalışmalarına devam ediyor.
*Organik tarım ürünlerinde, konvansiyonel ürünlerde olduğu gibi maksimum kalıntı limiti bulunmuyor, sıfır kalıntı olması gerekiyor.
Yukarıda adı geçen pazarlar, Buğday Derneği’nin danışmanlığını yaptığı %100 Ekolojik Pazarlar’dır. Adı geçmeyen pazarlara ilişkin bilgiyi, ilgili belediyelere sorabilirsiniz. Bulunduğunuz il ya da ilçede de %100 Ekolojik Pazar açılmasını istiyorsanız, bu talebinizi yine ilgili belediyenize iletebilirsiniz.
Buğday E-Dergi’nin Güz 2022 sayısında yayınlanan Tezgâhın Ardındaki Kahramanlar serisinin yeni bölümünde organik tarım üreticisi Murat Gül’ü konuk ediyoruz.
Farge Organik’in kurucularından Murat Gül, İzmit’in orman köyü Fethiye’de organik tarım yönetmeliğine uygun olarak 75’ten fazla mevsimsel sebze ve meyve üretiyor, çiftliğin dışa bağımlılığını azaltmak için hastalık getiren tohumlar yerine yerel tohumları özenle ekiyor, çoğaltıyor. Organik üretimin emek yoğun ve maliyetli olduğunu belirten Gül, zehirli kimyasalların kullanıldığı konvansiyonel tarımın aksine; zararlı otlara ve böceklere karşı elle müdahale, çapalama, malçlama ve kendi yaptıkları doğa dostu ilaçlar ile nasıl mücadele ettiklerini anlattı.
Buğday Derneği’nin destekçilik programı kapsamında üç ayda bir elektronik ortamda yayınlanan Buğday Ekolojik Yaşam Dergisi’ne abone olarak hem ekolojik yaşamın gündem ve pratiklerinden haberdar olabilir hem de Buğday Derneği’nin doğayla uyumlu üretim, türetim ve sağlıklı bir gelecek için yürüttüğü çalışmalara destek olabilirsiniz.
Aboneliğinizle birlikte, Buğday E-Dergi’nin yaz sayısı ve 3 ayda bir yeni sayıları e-posta kutunuzda oluyor.
Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar bereketli bir sezonu geride bıraktı. Pazarın 2022 yılı satış verileri Kayseri’de organik üretimin geliştiğini, zehirsiz ve yerel gıdaya olan ilginin arttığını ortaya koyuyor. Kayseri Erciyesevler’de ikinci bir %100 Ekolojik Pazar’ın açılması da bunu destekliyor.
Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği (KAPTAR), Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Kayseri İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Kocasinan Belediyesi işbirliği ile 2013 yılından beri sezonluk olarak hizmet veren Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar, 10. yılında sağlıklı ve güvenilir ürünleri tüketiciler ile buluşturdu.
Organik tarım sektörünün öncü girişimlerinden biri olan Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar bereketli bir sezon geçirdi. %100 Ekolojik Pazarlar’da satılan ürünlerle ilgili web tabanlı veri kayıt ve takip programında tutulan istatistiksel veriler, Kayseri’de organik üretimin gelişmeye devam ettiğini, zehirsiz ve yerel ürünlere olan ilginin her geçen yıl arttığını ortaya koyuyor.
Yerel ve mevsimsel ürünler tüketiciyle buluşuyor
Ekolojik tarımı yaygınlaştırmak, üreticiyi örgütlemek, teşvik etmek, pazarlama sorununu çözmek ve paralelinde tüketiciyi bilinçlendirmeyi amaçlayan Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’nin müteşebbisliğinde Kayseri’nin 9 ilçesindeki 700 dekar alanda organik sertifikalı üretim yapan 45 çiftçi, yerel ve mevsimsel ürünlerini %100 Ekolojik Pazarlar güvencesiyle tüketicilere aracısız olarak ulaştırma imkânı buluyor.
Ağustos-Kasım döneminde kurulan pazar, sadece yerel üreticilerin tezgâhlarına ev sahipliği yapmasını yanı sıra, gıdanın üreticiden tüketiciye adil bir üretim ve pazarlama modeli ile sürdürülebilirliği konusunda da diğer belediyelere öncülük ediyor.
Kayseri, organik tarımın geliştirilmesinde başarılı bir örnek
Sivil toplum ve kamu kuruluşları işbirliği ile kurulan Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar, hem Kocasinan halkına hem de Kayseri’nin çeşitli ilçelerinden gelen müşterilere hizmet veriyor. Yeni üreticiler ve mevcut üreticilerin yeni ürünleri ile birlikte pazarın organik tarım bereketi de her geçen gün artıyor.
Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar’ın satış verilerine göre, 2022 yılında 180 bin 765 kilo taze sebze ve meyve satışı gerçekleşirken; üreticilerin elde ettikleri toplam kazanç ise, 2 milyon 245 bin 742 TL ile bugüne kadarki en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Son 8 yılda toplam 1 milyon 322 bin 536 kilo taze sebze ve meyve satışı gerçekleştiren üreticiler, organik ürün satışından 6 milyon 433 bin 785 TL ciro elde etti.
Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar
Taze sebze ve meyve Toplam satış (KG)
Taze sebze ve meyve Ciro (TL)
2015
139.181,35
327.704,50
2016
183.511,46
477.383,00
2017
151.817,10
394.645,00
2018
159.592,35
591.293,00
2019
187.261,30
716.545,00
2020
159.062,75
722.591,50
2021
161.344,85
957.881,00
2022
180.765,00
2.245.742,00
TOPLAM
1.322.536,16
6.433.785,00
Buğday Derneği tarafından hazırlanan web tabanlı veri kayıt ve takip programının sonuçlarını değerlendiren Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar’daki ürün fiyatlarına dikkat çektiği açıklamasında: “Üretici örgütlenir; devlet üretimi, yerel yönetimler de sivil toplum örgütlerinin katkıları ile organik pazarları destekler; üretim ve tüketimde yerellik sağlanarak organik pazarlar üreticiden tüketiciye hale gelirse, hem sürdürülebilirlik sağlanıyor hem de organik ürünlerdeki fiyatlar aşağı çekilebiliyor. Kayseri’deki organik pazar fiyatlarını İstanbul, Ankara ve İzmir’deki organik pazarların fiyatları ile karşılaştırdığımızda neredeyse yarısı bir bedel ile karşılaşıyoruz. Buğday Derneği olarak, Tarım ve Orman Bakanlığı ile yerel yönetimleri işbirliği içinde hem üretim hem pazar ayağı bir arada olacak şekilde organik tarımı desteklemeye çağırıyoruz. %100 Ekolojik Pazarlar modelinin tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını temenni ediyoruz.” diye konuştu.
Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği (KAPTAR) başkanı Yeşim Bekyürek ise “Bu sezon yoğun tüketici talebi ile çok bereketli geçti. Her geçen gün pazarın tüketici sayısı artıyor. İkinci pazarımız henüz tam duyulmadığı için aktif olmasa da duyuruları ile ilgili çalışmalar hızlandırılacak.” dedi.
Güvenilir gıdanın adresi %100 Ekolojik Pazarlar
Ekolojik tarım, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren bir tarım şekli olduğu için tarım zehiri pestisitler, hormonlar ve kimyasal gübrelerin kullanılmadığı, sürdürülebilir ve en yaygın yöntem. Ekolojik tarım yöntemi ile üretilen ürünlerde GDO kullanımı kesinlikle yasaktır.
Sadece organik sertifikalı ürünlerin yer aldığı %100 Ekolojik Pazarlar, ekolojik tarımın yaygınlaşmasıyla birlikte, gelecek kuşaklar için daha yaşanabilir bir dünya ve sağlıklı bir toplum yolunda dönüşüme hizmet ediyor.
Türkiye’de ekolojik ürünlerin ve pazarların yaygınlaşması için çalışan Buğday Derneği’nin öncülüğünde, ilk olarak 2006 yılında İstanbul – Şişli’de açılan %100 Ekolojik Pazarlar, Kartal ve Bakırköy’ün ardından, İstanbul dışında Kayseri’de ve İzmit’te hizmet vermeye başladı. Böylece ekolojik ürünler daha çok tanınır, bilinir ve ulaşılabilir hale geldi.
Her şey kayıt altında ve izlenebilir
Buğday Derneği, oluşturduğu %100 Ekolojik Pazar Standartları ile organik pazarların sağlıklı işleyen ve güvenilir bir model olarak yaygınlaşmasına öncülük ederek, üstlendiği bu rolü, hazırladığı internet veritabanı ile daha da ileriye taşıyor. Yerel yönetim yetkilileri, ürünlerin satış verilerini tarih, satıcı, üretici, ürün, çeşit, miktar, fiyat ve mali belgeler bazında kayıt altına alıyor. Ayrıca, %100 Ekolojik Pazarlar’da satılan tüm ürünlere ait sertifikalara www.ekolojikpazarlar.org web sitesinden ulaşılabiliyor.
Belediyelerin yanı sıra, Buğday Derneği ve proje ortağı olan sivil toplum kuruluşları ile birlikte, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından da denetimleri yapılan %100 Ekolojik Pazarlar’da, düzenli olarak ürünlerden numune alınarak akredite laboratuvarlara gönderiliyor. Kalıntı çıkan veya sertifika kapsamı dışında ürün sattığı tespit edilen üreticiler ve esnaf pazardan men ediliyor.
Buğday Derneği, %100 Ekolojik Pazarlar’da tezgâh açan ve ürünleri ile yer alan üreticilerin arazilerine ziyaretlerini sürdürüyor.
Türkiye’de ekolojik ürünlerin iç pazarda adil, sürdürülebilir, güvenilir bir alışveriş modeli ile tanıtılması ve yaygınlaştırılması amacıyla Buğday Derneği’nin danışmanlığında kurulan %100 Ekolojik Pazarlar’da düzenli olarak yapılan ürün, çeşit, miktar, mali belge, sertifika, etiket kontrolleri ve pestisit (tarım zehiri) kalıntı analizlerinin yanı sıra, ekolojik üreticilerin arazileri de belirli aralıklarla ziyaret ediliyor.
Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu ve Gıda Mühendisi Merve Atınç, Ağustos ayında, %100 Ekolojik Pazarlar’da tezgâhları ile yer alan Elta-Ada Çiftliği’nin Gökçeada’daki organik tarım arazisini ve üretim tesisini ziyaret ederek incelemelerde bulundu.
Elta-Ada kurucularından Hıdır Oktay ve Enis Fırat Oktay, organik tarımda bitkisel ve hayvansal üretimin birlikte planlaması ve işletmede olabildiğince kapalı bir sistem oluşturulmasının çevresel ve sosyo-ekonomik sürdürülebilirlik açısından önemini belirtti. Buğday Derneği yetkilileri, gıdada soğuk zincirin daha sağlıklı hale getirilmesi için yapılması gerekenlere dair görüş alışverişinde bulunarak %100 Ekolojik Pazar müşterinin tespitlerini aktardı. Ayrıca, zeytinde zeytin sineği başta olmak üzere zararlı mücadelesinde kullanılan zehirsiz yöntemler ve uygulamalar yerinde incelendi.
Hayvan refahının korunması, hastalıkların önlenmesi, beslemede su ve yemlerin kalite ve miktarı ile birlikte, tam otomasyonlu sağım sistemi ve sağımhanenin hijyen koşullarına ilişkin Elta-Ada Veterineri Halil Özsoy’dan; süt ve süt ürünlerinin üretim aşamaları, gıda güvenliği yönetim sistemleri ve diğer uygulamalar için ise Gıda Mühendisi Zeki Polat’tan bilgi alındı.
Zeytin sineği ile zehirsiz mücadele, kaolin kili uygulaması*
Çiftlikten pazara organik üretim
Organik sertifikalı zeytinyağı, süt, yoğurt, peynir, tereyağı, et vb. ürünler üreten Elta-Ada, inek, keçi ve koyunların beslenmeleri için gerekli yonca, fiğ, silaj mısır, tane mısır, karamba, yulaf ve arpa gibi yem bitkilerini kendileri üreterek organik zincirin devamlılığını sağlıyor. “Hastalıktan Ari İşletmeler İçin Sağlık Sertifikası”na sahip olan çiftlikte, Tarım ve Orman Bakalığı tarafından her yıl tüm hayvanlara tüberküloz ve brusella hastalıkları yönünden kan ve deri testi uygulanıyor.
Zeytinlik arazilerinden yıl boyu dana, düve, koyun ve keçilerin otlatılmasında mera olarak yararlanmanın yanı sıra, hayvanlardan alınan gübreler ve bitkisel atıklar toprak verimliliğini artırmak amacıyla toprağa geri kazandırılarak tarımsal alanların bitkisel üretim için zenginliğinin sürekliliği sağlanıyor.
Çiftlik, kendi bünyesinde oluşturduğu hammadde ve üretim, işleme, paketleme, lojistik ve satış zinciri ile aile işletmeciliği, yerli üretim ve markalaşma, kırsal ve kent çevresinin korunması, kısa zincirlerle tüketiciye ulaşma, kırsalda gelir artışı, işgücü yaratma gibi birçok fayda sağlıyor.
Her şey kayıt altında ve izlenebilir
Buğday Derneği, oluşturduğu %100 Ekolojik Pazar Standartları ile organik pazarların sağlıklı işleyen ve güvenilir bir model olarak yaygınlaşmasına öncülük ederek, üstlendiği bu rolü, hazırladığı internet veritabanı ile daha da ileriye taşıyor. %100 Ekolojik Pazarlar’da yer alan organik tarım müteşebbislerine ait sertifikalar Buğday Derneği tarafından www.ekolojikpazarlar.org web sitesinde şeffaf bir şekilde tüketicilerin erişimine sunuluyor.
Yerel yönetim yetkilileri, ürünlerin satış verilerini tarih, satıcı, üretici, ürün, çeşit, miktar, fiyat ve mali belgeler bazında kayıt altına alıyor; ardından üretici denetimlerinden sorumlu kontrol ve sertifika kuruluşlarına gönderiyor. Belediyelerin yanı sıra Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetlediği %100 Ekolojik Pazarlar’da, düzenli olarak ürünlerden numune alınarak akredite laboratuvarlara gönderiliyor. Kalıntı çıkan veya sertifika kapsamı dışında ürün sattığı tespit edilen üreticiler ve esnafa yönelik men edilme dahil çeşitli yaptırımlar uygulanıyor.
Güvenilir gıdanın adresi %100 Ekolojik Pazarlar
Buğday Derneği’nin danışmanlığını yürüttüğü %100 Ekolojik Pazarlar; İstanbul, İzmit ve Kayseri’deki 6 ayrı noktada kuruluyor ve diğer ekolojik pazarlara model oluşturuyor. Bugüne kadar yaklaşık 900 taze sebze ve meyve üreticisinin sertifikalı ürünlerini sunduğu %100 Ekolojik Pazarlar, sadece İstanbul’da haftalık ortalama 5 bin hanehalkına hizmet veriyor.
Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği (KAPTAR), Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Kayseri İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Kocasinan Belediyesi işbirliği ile 2013 yılından beri kurulan Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazarı, 7 Ağustos’ta yeni sezonu açıyor.
Organik sertifikalı üretim yapan çiftçilerin ürünlerini pazarlayabilmesi için kurulan ve sezonluk olarak hizmet veren Kocasinan %100 Ekolojik Pazar, yerel üreticiler ile zehirsiz gıdaya erişmek isteyen tüketicileri Kasım ayına kadar her pazar günü Erciyesevler Pazar Alanı’nda bir araya getiriyor.
Ekolojik tarımı yaygınlaştırmak, üreticiyi örgütlemek, teşvik etmek, pazarlama sorununu çözmek ve paralelinde tüketiciyi bilinçlendirmeyi amaçlayan Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği’nin (KAPTAR) müteşebbisliğinde, Kayseri’nin 9 ilçesindeki 700 dekar alanda organik sertifikalı üretim yapan 40 çiftçi, %100 Ekolojik Pazar’a 95 çeşit ürünüyle katılıyor.
KAPTAR Derneği Başkanı Dr. Yeşim Bekyürek, Kayseri’de pazarın açılışına ilişkin yaptığı açıklamada,“Kayseri’ye ait yerel tohumların çiftçi elinde üretim yoluyla yaşatıldığı, yerel üreticilerin ve aile çiftçiliğinin desteklendiği Kocasinan %100 Ekolojik Pazarımız 10. yılında bir kez daha tüketicilerle buluşuyor. İklim değişikliğine ve zorlu hava koşullarına rağmen üretmeye ve pazarı açmaya devam ediyoruz. Tüm Kayseri halkını sağlıklı ve güvenilir ürünlerle buluşmak üzere pazarımıza bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
7 Ağustos’ta açılışı yapılacak %100 Ekolojik Pazar, don durumuna bağlı olarak Kasım ayının sonuna kadar her hafta pazar günü 07.00-17.00 saatleri arasında hizmet verecek.
Organik ürün bereketi her geçen yıl artıyor
Kurulduğu 2013 yılından bu yana organik tarım sektörünün öncü girişimlerinden biri olan Kocasinan %100 Ekolojik Pazar, 10 yıldır hem Kocasinan halkına hem de Kayseri’nin çeşitli ilçelerinden gelen müşterilere hizmet veriyor. Yeni üreticiler ve mevcut üreticilerin yeni ürünleri ile birlikte pazarın organik tarım bereketi de her geçen yıl artıyor.
Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar’ın 2021 verilerine göre, 161 bin 344 kilo taze sebze ve meyve satışı gerçekleşirken; üreticilerin elde ettikleri toplam kazanç ise, 957 bin 881 TL ile bugüne kadarki en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Son 7 yılda toplam 1 milyon 141 bin 771 kilo taze sebze ve meyve satışı gerçekleştiren üreticiler 4 milyon 188 bin 043 TL ciro elde etti.
Kayseri Kocasinan%100 Ekolojik Pazar
Taze sebze ve meyveToplam satış (KG)
Taze sebze ve meyveCiro (TL)
2015
139.181,35
327.704,50
2016
183.511,46
477.383,00
2017
151.817,10
394.645,00
2018
159.592,35
591.293,00
2019
187.261,30
716.545,00
2020
159.062,75
722.591,50
2021
161.344,85
957.881,00
TOPLAM
1.141.771,16
4.188.043
Buğday Derneği tarafından hazırlanan web tabanlı veri kayıt ve takip programının sonuçlarını değerlendiren Buğday Derneği Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, Kocasinan %100 Ekolojik Pazar’daki ürün fiyatlarına dikkat çekerek şunları söyledi: “Görülüyor ki, üretici örgütlenir, devlet, üretimi; yerel yönetimler de sivil toplum örgütlerinin katkıları ile organik pazarları destekler, üretim ve tüketimde yerellik sağlanarak organik pazarlar üreticiden tüketiciye hale gelirse, organik ürünlerdeki fiyatlar da aşağı çekilebiliyor. Kayseri’deki organik pazar fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’deki organik pazarların neredeyse yarısı bir bedel. Buğday Derneği olarak, Tarım ve Orman Bakanlığımızı ve yerel yönetimleri işbirliği içinde hem üretim hem pazar ayağı bir arada olacak şekilde organik tarımı desteklemeye çağırıyoruz. Kocasinan %100 Ekolojik Pazar modelinin yaygınlaşmasını temenni ediyoruz.”
Zehirsiz pazarlar mümkün
Ekolojik tarım, insana ve çevreye dost girdi ve yöntemleri kullanan bir tarım sistemidir. Tarım zehiri pestisitler, hormonlar, kimyasal gübreler ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) kullanılmaz.
Sadece organik sertifikalı ürünlerin satıldığı %100 Ekolojik Pazarlar, ekolojik tarımın yaygınlaşmasıyla birlikte, gelecek kuşaklar için daha yaşanabilir bir dünya ve sağlıklı bir toplum yolunda dönüşüme hizmet ediyor.
Türkiye’de ekolojik ürünlerin ve pazarların yaygınlaşması için çalışan Buğday Derneği’nin öncülüğünde, ilk olarak 2006 yılında İstanbul – Şişli’de açılan %100 Ekolojik Pazarlar, Kartal ve Bakırköy’ün ardından, İstanbul dışında Kayseri Kocasinan’da ve İzmit’te hizmet vermeye başladı. Böylece ekolojik ürünler daha çok tanınır, bilinir ve ulaşılabilir hale geldi.
Her şey kayıt altında ve izlenebilir
Buğday Derneği, oluşturduğu %100 Ekolojik Pazar Standartları ile organik pazarların sağlıklı işleyen ve güvenilir bir model olarak yaygınlaşmasına öncülük ederek, üstlendiği bu rolü, hazırladığı internet veritabanı ile daha da ileriye taşıyor. %100 Ekolojik Pazarlar’da yer alan organik tarım müteşebbislerine ait sertifikalar Buğday Derneği tarafından www.ekolojikpazarlar.org web sitesinde şeffaf bir şekilde tüketicilerin erişimine sunuluyor.
Yerel yönetim yetkilileri, ürünlerin satış verilerini tarih, satıcı, üretici, ürün, çeşit, miktar, fiyat ve mali belgeler bazında kayıt altına alıyor; ardından üretici denetimlerinden sorumlu kontrol ve sertifika kuruluşlarına gönderiyor. Belediyelerin yanı sıra Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetlediği %100 Ekolojik Pazarlar’da, düzenli olarak ürünlerden numune alınarak akredite laboratuvarlara gönderiliyor. Kalıntı çıkan veya sertifika kapsamı dışında ürün sattığı tespit edilen üreticiler ve esnafa yönelik men edilme dahil çeşitli yaptırımlar uygulanıyor.
Buğday E-Dergi’nin yaz sayısında yayınlananTezgâhın Ardındaki Kahramanlar serisine ekolojik ürün üreticisi Latif Yıldırım ve %100 Ekolojik Pazarlar esnafı Selda Bilen konuk oluyor.
Kültürümüzün en temel besin maddelerinden biri olan ekmeğin üretiminde hem sağlığa hem de çevreye zararlı katkı maddelerinin kullanıldığını belirten Latif Yıldırım, 12 yıldır organik sertifikalı hammaddeler ile ürettiği ekmek ve diğer unlu mamulleri %100 Ekolojik Pazarlar’da sağlıklı gıdaya ulaşmak isteyen tüketiciler ile buluşturuyor. Dünyadaki buğday üretiminde ve tedariğinde yaşanan sorunlara dikkat çeken Yıldırım, “Kendi ülkemizdeki toprakları ne olursa olsun ekmemiz lazım.” diyor.%100 Ekolojik Pazarlar’da çalışan Selda Bilen, bir paylaşım ve buluşma mekânı olan pazarın 16 yıllık dönüşüm hikâyesini anlatıyor. Bilen, sağlıklı gıdaya ulaşmak isteyen herkesi, alışveriş merkezlerine gitmek yerine, ekolojik pazarlara gelerek hem ekolojik üreticilerle tanışmaya hem de alışverişlerini yapmaya davet ediyor.
Buğday Derneği, %100 Ekolojik Pazarlar’da tezgâh açan ve ürünleri ile yer alan ekolojik üreticilerin arazilerine ziyaretlerini sürdürüyor.
Türkiye’de ekolojik ürünlerin iç pazarda adil, sürdürülebilir, güvenilir bir alışveriş modeli ile tanıtılması ve yaygınlaştırılması amacıyla Buğday Derneği’nin danışmanlığında kurulan %100 Ekolojik Pazarlar’da düzenli olarak yapılan ürün, çeşit, miktar, mali belge, sertifika, etiket kontrolleri ve pestisit (tarım zehiri) kalıntı analizlerinin yanı sıra, ekolojik üreticilerin arazileri de belirli aralıklarla ziyaret ediliyor.
Buğday Derneği Gıda Yüksek Mühendisi Merve Atınç, Temmuz ayında, İzmit’in orman köyü Fethiye’de organik tarım yönetmeliğine uygun olarak 75’ten fazla mevsimel sebze, meyve, yeşillik ve yemiş çeşitleri; konserve, turşu, kuru gıda ve benzeri paketli ürünler üreten Farge Organik’in arazisini ziyaret etti. İstanbul ve İzmit’teki %100 Ekolojik Pazarlar’da tezgâhları ile yer alan, Farge Organik kurucularından Murat Gül ve Burak Alsan, tarladaki ürünleri ile pazara gelen ürünlerinin (miktar, çeşit, kalite vb.) karşılaştırılmasının ardından, depo ürünlerinin muhafazası, üretimde kullanılan girdiler ve diğer uygulamalar hakkında bilgi verdi.
Her şey kayıt altında ve izlenebilir
Buğday Derneği, oluşturduğu %100 Ekolojik Pazar Standartları ile organik pazarların sağlıklı işleyen ve güvenilir bir model olarak yaygınlaşmasına öncülük ederek, üstlendiği bu rolü, hazırladığı internet veritabanı ile daha da ileriye taşıyor. %100 Ekolojik Pazarlar’da yer alan organik tarım müteşebbislerine ait sertifikalar Buğday Derneği tarafından www.ekolojikpazarlar.org web sitesinde şeffaf bir şekilde tüketicilerin erişimine sunuluyor.
Yerel yönetim yetkilileri, ürünlerin satış verilerini tarih, satıcı, üretici, ürün, çeşit, miktar, fiyat ve mali belgeler bazında kayıt altına alıyor; ardından üretici denetimlerinden sorumlu kontrol ve sertifika kuruluşlarına gönderiyor. Belediyelerin yanı sıra Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetlediği %100 Ekolojik Pazarlar’da, düzenli olarak ürünlerden numune alınarak akredite laboratuvarlara gönderiliyor. Kalıntı çıkan veya sertifika kapsamı dışında ürün sattığı tespit edilen üreticiler ve esnafa yönelik men edilme dahil çeşitli yaptırımlar uygulanıyor.
Sağlıklı Gıdanın Adresi %100 Ekolojik Pazarlar
Buğday Derneği’nin danışmanlığını yürüttüğü %100 Ekolojik Pazarlar; İstanbul, İzmit ve Kayseri’deki 5 ayrı noktada kuruluyor ve diğer ekolojik pazarlara model oluşturuyor. Bugüne kadar yaklaşık 900 taze sebze ve meyve üreticisinin sertifikalı ürünlerini sunduğu %100 Ekolojik Pazarlar, sadece İstanbul’da haftalık ortalama 5 bin hanehalkına hizmet veriyor.
Kayseri – Kocasinan %100 Ekolojik Pazar: Pazar günleri, Erciyesevler Mah., Mazı Sk., Kocasinan’da, 08.00-17.00 *Sadece Ağustos-Kasım ayları hizmet vermektedir.
Buğday Derneği Strateji Kurulu Üyesi Oya Ayman yazdı: “Tarım zehiri kullanılmayan organik ürünler, tarım zehiri kullanılan iyi tarım ile neden rekabet edemiyor?”
Türkiye’de organik ürün üreticisi, kimyasal kirlilik dahil her türlü kirlilikle baş etmenin yolunu bulsa da, bilgi kirliliği ile baş etmekte zorlanıyor. İnternetteki “sözde organik” kirliliği yetmiyormuş gibi tarım zehirlerinin yasal limitlerde kullanılmasına izin verilen ”iyi tarım” ürünleri de, tarladan tezgaha bütün aşamalarda insan ve çevre sağlığına zarar vermediğine dair denetlenip sertifikalandırılmış organik ürün üreticilerinin zaten kısıtlı olan pazarında haksız rekabete neden oluyor.
Evde oturmuş, internetten alışveriş yapmaya çalışıyorum. Pek çok konuda olduğu gibi gıda konusunda da bilgi kirliliğinden geçilmiyor. Bilinen bir alışveriş sitesinde organik ürünler başlığına tıklıyorum. Karşıma ”doğal” olduğu veya organik yöntemlerle üretildiği belirtilen bir sürü ürün çıkıyor, hatta bazılarında ne doğal ne de organik yazıyor. Organik sertifikası olan birkaç ürün var. Ama çoğunun ne ürün açıklamasında ne de web sayfasında organik sertifikası bulunduğuna dair bir ibare var. Oysa Organik Tarım Kanunu’na göre, organik sertifikalı olmayan ürünlerin ”organik” adı altında satılması yasak.
Limitli tarım zehiri ve sentetik gübre uygulamalarına izin veren iyi tarım uygulamaları ile tarım zehiri ve sentetik gübre kullanımını yasaklayan organik sertifikalı tarım birbirinden tamamen ayrı üretim yöntemleri.
Bir başka siteye tıklıyorum. Doğal çiftlik yumurtası sattığını belirten bir çiftliğin gezen tavuk fotoğrafları ile dolu sitesinde sadece doğallık ve lezzetten bahsediliyor, tavukların kendi yetiştirdikleri buğdayla ve bazen de dışarıdan aldıkları yem takviyesi ile beslendiklerini anlatıyorlar. Buğdayı yetiştirirken sentetik gübre ve kimyasallar kullanıyorlar mı? Dışarıdan aldıkları yem GDO’lu olabilir mi? Bu konularda bilgi yok. Aynı sitede biberden tereyağına ev yoğurdundan meyveye kadar pek çok ürün var ama nasıl yetiştirildikleri, nasıl işlendikleri yazmıyor. Peki biz nereden bileceğiz doğal olduğunu? Üstelik doğalın bir tanımı ve standardı yokken… Bu konuda bilgi almak üzere, firmaya mesaj gönderiyorum. Bir ay bekliyorum, cevap yok.
Limitli tarım zehiri ve sentetik gübre uygulamalarına izin veren iyi tarım uygulamaları ile tarım zehiri ve sentetik gübre kullanımını yasaklayan organik sertifikalı tarım birbirinden tamamen ayrı üretim yöntemleri.
Türkiye’de organik ürün üreticisi, kimyasal kirlilik dahil her türlü kirlilikle baş etmenin yolunu bulsa da, bilgi kirliliği ile baş etmekte zorlanıyor; internetteki ”sözde organik” kirliliği, kontrollü ve sertifikalı organik üretim yapan üreticilerin zaten kısıtlı olan pazarında haksız rekabete neden oluyor. Doğal, naturel, köy ürünü gibi etiketlerle, hatta ”organik” olduğunu iddia ederek, herhangi bir denetime tabi olmadan internette satış yapabilenlerin neden olduğu haksız rekabet, insanla birlikte doğadaki tüm varlıkların sağlığını gözeten kriterlere bağlı kalarak sertifikalı organik üretim yapan üreticilerin pazar bulmasını ciddi ölçüde engelliyor.
Arz da talep de az, bilgi eksikliği fazla
Türkiye Kontrol ve Sertifika Kuruluşları Derneği (KSKDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Avcı, Türkiye’de üretilen sertifikalı ürünlerin hak ettiği pazarı bulamadığını söylüyor. İç piyasada tüketilen ürün miktarının ihraç edilenden daha düşük olduğunu belirten Avcı, ”Organik ürünlere iç piyasada talep çok az. İnsanlar organik ürün hakkında yeterli bilgiye sahip değiller. O nedenle köy ürünü ya da doğal ürün adı altında daha uygun fiyattan satılan ürünleri tercih ediyorlar. Bu da gerçekten doğal yöntemlerle üretilen organik sertifikalı ürünlerin önünde bir bariyer oluşturuyor” diyor.
Marketlerin organik ürün rafları, sadece organik sertifikalı ürün satan birkaç dükkân ve e-ticaret sitesi, organik pazarlar ve çiftçiden doğrudan sipariş sistemleri gibi organik ürüne erişim kanalları Türkiye’de mevcut ancak yeterli değil.
Türkiye’de 1980’li yıllarda ihracat motivasyonuyla başlayan organik üretim, artan bir ivme gösterse de 40 yılda toplam tarımsal üretimin %1,5-2’sinden ileriye gidemedi. Kişi başına organik üretim verileri de, tüketici tercihlerinden öte, organik ürüne erişim konusunda yaşanan zorlukların göstergesi. Danimarka’daki pazarda gıda maddelerinin %13’ü organik sertifikalı iken ve bir kişi yılda ortalama 344 avroluk organik ürün tüketirken, bu sayı Fransa’da 174 avro, Kanada’da 93 Avro, Türkiye’de ise 1 avro.
52 BİN 590 ÜRETİCİ 235 ÇEŞİT ORGANİK ÜRÜN ÜRETİYOR
Türkiye’de organik sertifikalı bitkisel üretim yapan üretici sayısı 2020 yılında 52 bin 590’ye, üretim alanı (doğal toplama alanı dahil) 382 bin 665 hektara, ürün sayısı 235’e ve yıllık üretim miktarı ise yaklaşık 1 milyon 631 bin 943 tona ulaştı.
2020 yılı verilerine göre, ülke genelinde organik hayvancılık yapan işletme sayısı 110 adet (büyükbaş – küçükbaş – kanatlı işletmesi). Bu işletmelerde 7 bin 888 adet büyükbaş, 2 bin 454 adet küçükbaş ve 1 milyon 119 bin 823 adet kanatlı hayvan varlığı bulunuyor. Ayrıca 494 üretici tarafından 89 bin 128 adet kovanda 1 milyon 28 bin 39 ton bal üretildi. (Kaynak: Tarım ve Orman Bakanlığı, 2021).
Haksız rekabet, güven ve fiyat
Tarladan, köyden, teyzemin çiftliğinden, doğanın beşiğinden, dedemin mandırasından gibi doğallığı ve samimiyeti çağrıştıran çeşitli isimler altında satılan ve aslında nasıl yetiştirildiği bilinmeyen ürünlerin ”organik” adı altında satılması kontrollü ve sertifikalı organik yetiştiren çiftçileri haksız rekabetle karşı karşıya bırakmanın yanı sıra tüketicilerin organik ürüne yönelik güven sorunu yaşamasına da neden oluyor.
“Doğal”, ”köy ürünü” gibi etiketlendirmeler herhangi bir kritere bağlı değil. Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği’nde, ”Gıdalar, tüketiciyi yanıltmayacak şekilde ve satın alacak kişinin bilinçli bir seçim yapabilmesini sağlayacak biçimde etiketlenmeli ve tanıtılmalıdır… Gıdanın etiketlenmesi, gıdanın nitelikleri açısından yanıltıcı olmamalıdır” ifadeleri yer almasına rağmen,”pastörize süt, UHT süt, siyah çay, bitki çayları, yumurta, bal, kahve, taze ve kurutulmuş, dondurulmuş meyve-sebze, yoğurt, natürel sızma zeytinyağı vb” gıdalarda doğal terimi kullanılmasına izin veriliyor.
Oysa herkesin “doğal” tanımı farklı: Kimine göre doğada kendiliğinden yetişmiş ürünler, kimine göre tarlada tarım zehrine, sentetik gübreye, serada hormona maruz kalmayanlar, kimine göre gıda katkı maddesi eklenmemiş olanlar doğal… Öte yandan bazı tüketiciler ve hatta üreticiler organik sertifikası olmayan ürünlerin ”organik” adı altında satılmasının yasak olduğunun farkında bile değil.
‘Güven eksikliği pazarın büyümesini engelliyor’
Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Ak, ”Yaptığımız tüketici anketlerinde organik ürün konusunda ciddi bir bilgisizlik olduğunu saptadık” diyor ve ekliyor: ”Eğitimli kesimde bile bu konuda bilgi eksikliği var. Organik olmayan ürünlerin organik adı altında satılması da bu ürünlere güveni sarsıyor. Bu duruma, fiyatın diğer ürünlere göre daha yüksek olması da eklenince organik ürünlerin pazar bulması güçleşiyor.”
İnsan ve çevre sağlığına zararlı kimyasalların ve GDO’nun kullanılmadığına dair üretimin her aşamasında denetlenerek sertifikalandırılan organik ürünler; sertifika maliyetine eklenen yoğun emek, lojistik, raf ömrünün ilaçlanan ürünlerden daha kısa olması, standardı yüksek depolama maliyetleri ve sürümün az olması gibi nedenlerle, iyi tarım ürünleri ve diğer konvansiyonel ürünlerle fiyat konusunda rekabet edemiyor.
‘İyi tarım, organik tarıma engel oluyor’
Prof. Dr. Ak’a göre, ”Organik sertifikalı ürün pazarının önündeki en büyük engel, kontrol ve sertifikasyon sistemiyle yapılan iyi tarım”. İyi tarım sertifikası, yasal limitlerle tarım zehri ve sentetik gübre kullanan çiftçilere veriliyor.
Ayrıca organik tarımda iki-üç yıl süren geçiş dönemi iyi tarımda yok; anlaşma yapıldıktan sonra çiftçi, ilk hasadını iyi tarım ürünü olarak pazarlayabiliyor. Buna karşın yarattığı ”iyi” algısı nedeniyle organik tarım önünde engel oluşturuyor. ”İyi” ile ”organik” etiketleri arasında tercih yapan tüketici hem organik hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı için hem de fiyat avantajından dolayı ”iyi” denilene yönelebiliyor. İbrahim Ak, Bakanlığın tüketicideki kafa karışıklığına ortam hazırladığını belirtiyor: ”Bir tarafta tarım zehirlerini ve sentetik kimyasalları reddeden organik, diğer yanda bu zehirleri limitli kullanabilirsin, diyen iyi tarım… Birbiriyle yan yana gelemeyecek bu iki yöntem Bakanlık’ta aynı daire başkanlığında yönetiliyor,” diyor.
Prof. Dr. Uygun Aksoy ise organik tarım ve iyi tarım dairelerinin bazı ülkelerde aynı daire altında yer alabildiğini, zira her ikisinin de tarım ürünlerinin kalite sistemi kabul edildiğini söylüyor: ”Buradaki sorun, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın her iki yöntemin birbirini engellemeyecek şekilde bir strateji geliştirmesi gerekliliği…”
Organik üretim yapan çiftçi destek istiyor
Organik üretim yapan çiftçiler iklim değişikliği, böcek istilası, hastalıklar, giderek artan yevmiyeler, ithal biyolojik preparat fiyatları, artan bürokratik işlemler ile uğraşırken bir yandan da ürünlerini pazarlama endişesi yaşıyor.
13 yıldır organik sertifikalı üretim yapan Özgür Andaç, şunları anlatıyor: ”Tarladan tezgâha ciddi bir iş yükünü göğüslüyoruz. Tohumunu ek, çapasını yap, böceğini elle topla, gece domuz bekle, hasadını yap, sertifika konusunda bir sürü bürokrasiyle uğraş, evrak doldur, pazara ürün götürmek için şoförlük yap, bütün gün soğukta sıcakta tezgâhta durup pazarcılık yap… Bütün bu işler bizim üzerimizde. Organik sertifikalı üretim yapan çiftçinin ürünü pazara ulaştırabilmek için yaşadıklarını da şöyle aktarıyor Andaç:
“Organik ürün yetiştiren çiftçi ürününü Şişli %100 Ekolojik Pazar’a ulaştırabilmek için hafta boyu tarlada gündüzlü geceli çalışır, sonra cuma günü hasat yapıp, o yorgunlukla direksiyona geçer, saatlerce yol alır, sabahın 2’sinde ekolojik pazara gelir, üç-dört saat dinlenip tezgâhını kurar, gün boyu satış yapar, otelde kalacak parası yoktur, arabada yatar, ertesi gün Küçükçekmece pazarında saatlerce ayakta satış yapar ve sonra yeniden direksiyona geçip köyüne, tarlasına döner. Bu her hafta böyle tekrarlanır.”
Özgür Andaç’a göre, pazarın bir türlü genişleyememesinin nedeni, organik sahteciliğinin tüketicide neden olduğu kafa karışıklığı… Andaç, kendileri bu zorlukları yaşarken internette nasıl yetiştiği belli olmayan ürünlerin organik adını ve fiyat avantajını da kullanarak satılmasının hem organik ürün çiftçisini hem de organik ürün piyasasına zarar verdiğini söylüyor: ”Organik sertifikalı üretici bu kadar emek verirken, birileri nasıl üretildiği belli olmayan ürününü bir instagram hesabından organik diye satıyor, üstelik organikteki maliyetleri olmadığı için daha düşük fiyattan… İnsanlar da ucuza organik buldum diye onları alıyor. Organik sertifikalı ürün için binbir emek veren bizler en çok fiyat dezavantajından ötürü bu ürünlerle rekabet edemiyoruz.”
Bazı organik üreticiler de güven sorununun aşılması için, tağşişli ürünlerde olduğu gibi, sahte organik etiketiyle ürün satanların da kamuoyunda teşhir edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Sonuç olarak haksız rekabetten bilgi kirliliğine, yüksek maliyetlerin neden olduğu fiyat dezavantajından verilen desteklerin azalmasına kadar organik sertifikalı ürün pazarının önündeki engellerden en büyük zararı, organik üreticiler ve sağlıklı ürüne ulaşmaya çalışan tüketici görüyor.
Yeşil Mutabakat çözüm olabilir mi?
Elbette ideal olan, herkesin zehirli kimyasallarla üretilmemiş sağlıklı ürünlere tüm pazarlardan makul bir fiyata erişebilmesi… Ancak bu ideal, tarımsal üretimde tamamıyla kontrollü ve sertifikalı organik üretime geçilmesini hedefleyen politikaların hayata geçirilmesiyle gerçekleşebilir.
AB, Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nda organik alanları artırma hedefini, iklim değişikliğine uyumla (karbon nötr hedefi) birlikte sağlıklı gıda üretimine yönelik en etkili yöntem olarak seçti. Türkiye’nin de AB uyum sürecinde takip ettiği, Yeşil Mutabakat Eylem Planı’na göre “2030 yılına kadar organik tarım üretim alanlarının ve üretim miktarlarının artırılması” hedefleniyor. Bu hedefe ulaşmak için de öncelikle sahteciliğin önüne geçilmesi ve organik sertifikalı ürün pazarının genişletilmesi gerekiyor.
Organik sahtecilikle mücadelede, üretim ve depolama kanallarını denetleyen hükümetin satış kanallarını da denetlemesi gerektiğini belirten KSKDER Başkanı Mustafa Avcı, tüketicinin bilgilendirmesi ve Avrupa ve ABD’de olduğu gibi organik sertifikalı ürün satışında özelleşmiş marketlerin yaygınlaşmasının önemine işaret ediyor.
İbrahim Ak ise ”AB Yeşil Mutabakat metnine göre, organik tarım alanlarının 2030 yılına kadar %25 artırılması hedefleniyor. AB uyum sürecinde olan Türkiye’nin bitkisel üretimde sekiz yılda bu hedefi yakalaması çok zor. Ama sadece Doğu Anadolu’da 5 milyon hektara yakın mera, organik tarıma geçirilebilir. Bu yapılırsa organik hayvancılık konusunda ciddi bir gelişme sağlarız” diyor.
Organik ürünün daha fazla tanıtıma ihtiyacı olduğunun altını çizen Ak’ın şu sözleri, tarım politikalarımızla ilgili gerçeği de gözler önüne seriyor: ”Halkın sağlığını düşünmek devletin işi. Sağlıklı üretim ve ürünlere erişim konusunda yol gösterici ve destekleyici olması gerekir. Galiba organik üretimin gelişmesi de AB zorlamasıyla olacak.”
Tarım zehiri pestisitlerin (böcek, mantar, ot vs öldürücüler) piyasaya sürülmeden önce zararlı olup olmadıklarını anlamak için çeşitli testlere tabi tutuldukları söylense de yapılan çalışmalar bu testlerin yetersiz olduğunu, insan sağlığına ve doğaya verilen zararın devam ettiğini ortaya koyuyor. Geliştirilen hassas cihazlarla pestisitlerin kalıntıları veya etkileri daha açık olarak ortaya konuyor.
Türkiye tarımında kullanımına izin verilip yıllarca uygulandıktan sonra, 2010 yılından itibaren 200’e yakın pestisit etken (aktif) maddesinin yasaklaması da, bu testlerin ve pestisit ruhsatlandırma sürecinin yetersizliğini gösteriyor. Örneğin, 1990’lı yılların başında son derece güvenilir ve zararsız olarak nitelenerek piyasaya sürülen neonikotinoid grubu pestisitler, arılar başta olmak üzere uçucu böceklere büyük zarar veriyor.
Pestisit kullanımı biyoçeşitlilik kaybı, tarımsal üretime zarar veren canlıların pestisitlere direnç geliştirmesi, zararlı sayısında artış, akut (hızlı başlayan ve kısa süreli) ve kronik (uzun süren hatta hayat boyu devam eden) sağlık zararları, toprak ve su varlıklarında kalıcı kimyasal kirlilik gibi bir dizi çok önemli soruna neden oluyor. Pestisit kullanımı öncelikle çiftçiler, tarım işçileri ve onların çocuklarının sağlığına zarar veriyor. Pestisitlerin yol açtığı sorunların giderilmesi için agroekolojik yöntemlere ağırlık vermek gerekiyor.