Organik tarımda temel ilke ürünün insan sağlığına ve çevreye zararlı girdi ve yöntemlerle yetiştirilmemesidir. Elbette hayvan refahı, yerellik, enerji tüketimi, toprak kalitesi gibi birçok diğer önceliği de söz konusudur. Ancak ürünün görsel kalitesi, lezzeti/aroması yetiştirilişten çok çeşit ile ilgili bir konudur. Çeşidin dışında tazelik, yetiştiği toprağın özellikleri, güneş, hasat zamanı, hasat öncesi yağış alıp almaması gibi birçok diğer faktöre bağlıdır. Organik ürünler yerel tohumdan olacak diye bir şart olmadığı gibi yerel tohumdan üretilen ürünlerinde tadı daha güzel olur şartlanması yanlıştır. Tohum/çeşit konusu apayrı bir konu olduğu için o konuya farklı bir soruda değineceğiz.
Birkaç örnek verecek olursak incir ve çilek gibi meyvelerde hasat öncesi yoğun yağmur yağması meyveye tat veren özelliklerin etkisini ciddi miktarda düşürür. Bal da tat konusu öncelikle seçilen çiçeklere ve onların bal içindeki oranına bağlıdır. Dalından toplayanlar bilir bir ağacın güneş gören tarafı ile diğer tarafı arasındaki meyvelerin bile aromasında, albenisinde fark olur. Nakliye süreci düşünülerek tam olgunlaşmadan toplanmış kayısı veya domateste de hem görsel hem tat olarak kalite düşük olmaktadır. Tavukta lezzet, pişme süresi hayvanın ırkı, hareketliliği, yemi vs ile ilgilidir. Organik tavukların konvansiyonele göre kesim süresi daha geç, yemleri organik veya doğadan, hareket imkanları fazla da olsa hibrit ırklardır.
En önemlisi, ekolojik tarım yapan çiftçilerimiz özellikle yaz aylarında varsa ellerindeki yerel tohumları tercih etseler de tüketicinin organik/ekolojik ürün kavramı ile yerel/atalık tohum, popülasyon kavramını birbirlerinden ayırması gerekmektedir.