Şişli’de bir vaha: Ekolojik Pazarın iki yılı

%100 Ekolojik Pazar ikinci yılını doldurmuşken, artık ekolojik ürüne ulaşım öncesine göre çok daha kolay. Pazara gelmeseniz bile, herhangi bir ekolojik dükkâna gittiğinizde mutlaka pazarın izini görürsünüz, çünkü çoğu dükkan da kendi raflarını pazardan doldurmakta ve sizlere sunabilmekteler.

%100 Ekolojik Pazar ikinci yılını doldurmuşken, artık ekolojik ürüne ulaşım öncesine göre çok daha kolay. Pazara gelmeseniz bile, herhangi bir ekolojik dükkâna gittiğinizde mutlaka pazarın izini görürsünüz, çünkü çoğu dükkan da kendi raflarını pazardan doldurmakta ve sizlere sunabilmekteler. Artık tüketici olarak bizlerin pek bahanesi kalmadı, nereden bulunur ki bunlar? diyemeden, ya ilk elden pazardan alacağız veya dükkanlardan biraz daha masraflı bir şekilde dolduracağız filemizi, ama ne yapıp ne edip ekolojik ürünlerle beslenebileceğiz. İşte pazarın üç yıl önce hayal bile edilemeyen tüketiciler olarak bizlere sunduğu kolaylıklar bunlar. Mutfağımızı, temizlik malzemelerimizi, hatta oyuncaklarımızı dahi organik olarak bulabildiğimiz, hatta Türkiye’deki organik ürün piyasasına ne ürünlerin eklendiğini ilk elden takip etme fırsatı bulabildiğimiz %100 Ekolojik Halk Pazarı…tüketicinin doğa kapısı…

Peki, pazar sadece tüketicinin mi hayatını değiştirdi? Hayır! Esas kurulma amaçlarının başında yer alan üreticinin yaşamını geliştirmek, kırsal kalkınmaya katkıda bulunmak, üretimin konvansiyonelden ekolojiğe geçişini sağlamak, daha fazla temiz toprak gibi konularda da sağlam adımlar atmış durumda.

Daha fazla çeşit
Üretici artık daha fazla miktar ve çeşit ekolojik ürün üretiyor
Pazar yüzünden ekolojik ürün desenini geliştiren, ekolojik sebzeciliğe başlayan birçok üretici var. Zonguldak’tan Ali Yemer, sadece pazar için üretim yapıyor, ve 2-3 çeşit üründen iki yıl içerisinde 40-50 çeşit ürüne geçtiğini söylüyor. Şaban Burhan da Bursa’da pazar için sebze üretimi yapıyor ve her geçen gün ürün çeşidinin arttığını söylüyor. Her hafta oğullarıyla gelen Şaban Bey,pazar olmasaydı bir iki senede üreticiliği bırakır başka arayışlara girerdim herhalde diyor.

Aynı şekilde Jade Farm’ın sahibi Berrin Hanım da ürün çeşidi ve miktarını arttırdıklarını söylüyor. Hatta başlarda sadece dolma, gözleme, katmer gibi mamül ürün yapan Sahi Organik’in sahibi Hacı ve Ailesi ise şimdi taze meyve sebzelerle tezgahını donatmış durumda. Hatta oğullarından birinin sırf bu gelişmeler yüzünden Gıda Mühendisliği okuduğunu söylüyor ve ekliyor, pazar gelir kapısı açmakla beraber, yeni iş kolları ve çocukların aileleriyle kırsalda yaşamasına ve çalışmasına olanak sağlıyor�.

Sadece üretici değil, üretici temsilcisi de tezgahlarını geliştiriyor
Pazarda üretici temsilcileri de var, ve onlar da pazarın hayatlarında yarattığı değişimin farkında. Öncelikle çoğunun temsilcisi olduğu üreticilerin sayısı artmış, yani daha fazla üreticiye ulaşıyor bu Pazar gün geçtikçe. İmece Organik’ten Mehmet Gökmen, pazar açılmadan önce bu işi yapmadığını, daha çok halk pazarlarında ufak tefek organik ürün sattığını söylüyor. Ekolojik Halk Pazarı’nın açılmasıyla, elmaların kapış kapış satıldığı Eğirdir’den Yaşam Ekolojik çiftliğinin temsilciliğini yaparken şu anda 8 üretici temsilcisi ve aynı zamanda da birçok mamül ürünün tüketiciye ulaştığı bir tezgah oluşturmuş durumda. Dönem dönem daha çok üreticiye ulaştığım da oluyor. Pazar olmasaydı eminim o üreticiler buradaki insanlara ulaşamazdı.

Esin Kaygusuz’da şu anda Sade Organik ve Rasayana mamül ürünlerinin temsilcisi. Pazarın ilk başladığı gün bir tezgaha yardımcı oluyordu şimdi ise kendi tezgahında birçok ürünü tüketiciye ulaştırıyor. Pazarın tezgah arkasındaki insanların hayatını ne kadar etkilediğinden bahsederken, yineliyor: buradaki en önemli özellik insanlarla kurabildiğimiz iletişim. Neredeyse arkadaş gibi olduk ve en önemlisi bir güven ilişkisi doğdu. Tüketici alışverişini herhangi birinden yapıp çekip gitmiyor…burada vakit geçiriyor, tezgahın arkasındaki insanları tanıyor, güven duymak istiyor. Bu harika birşey.

Çiftçiler bir araya geliyor


Örgütlenme ile ilgili de gelişmeler var. Pazarda bir grup üretici Kibele Ekolojik Yaşam Kooperatifini kurdu. Türkiye’de örgütlenme kültürel olarak çok kolay birşey değildir, ama küçük üreticiler olarak ortak sorunlara ortak çözümler getirmek için böyle bir girişimde bulunduk. Adım adım ilerliyoruz diyor kurucularından Berrin Hanım.  Arada bilgi alışverişi hatta tohum takası bile yapılabiliyor. Ama Hacı Bey tohum takasının her zaman o kadar da gerekli olmadığını vurguluyor, bizim yörenin toprağı havası o kadar farklıdır ki, orada yaşamayı bilen yerli tohumlar kullanıyoruz. Tohum takası yaparsak o tohumun bizim toprakta yetişmesi büyük ihtimal çok zor olur, şimdilik yerli tohumlar birbirinden lezzetli ürünler sunuyor zaten ama bilgi takası gerçekten çok değerli.

Yerel üretim, ve biyoçeşitli üretim


Pazarla gelişenler insan hayatıyla da kısıtlı değil. Tarım biyoçeşitliliğine ve yerel üretimin gelişmesine de katkıda bulunuyor. Gaziantepten gelen üzümlere baktığınızda göreceksiniz, iki çeşit siyah bir çeşit yeşil var. İlk anda şuursuzlukla soruyorum, bunların ne farkı var diye, hemen cevaplıyor Hacı Bey, bu Antep Karası, bu Hatun Parmağı bu da Humusi. Hepsinin fiyatı aynı, hepsinin etiketinde üzüm diyor ama aslında tattığınızda, bunlar üzüm değil, gerçekten de Antep karası, Hatun Parmağı ve Humusi…hiç birbirine benzemeyen ve birbirinden lezzetli tatlar. Bu benim yakalayabildiğim farklar, pazar sayesinde daha nice farklı türler tezgahları süslemekte pembe domatesler, erik domatesler hatta o büyük etli etli domatesler gibi birçok çeşit ürün var. Mesela sakız kabağı ve Girit kabağı, biri koyu biri açık yeşil, ikisinin de hikayesi, kullanılacağı yemek, saklanma süresi ve tadı bambaşka…Yani  bir süre sonra belki bir hane açılmak zorunda kalınacak etiketlere, tür diye, ve artık üzüm alırken tezgahları gezip hangisi daha güzel gözüküyorsa diyip üzüm aldım demeden, tür ismini söylemeye başlayacağız ve belki o çok da güzel gözükmeyenin sakladığı lezzetler de vardır diye, hepsini deneyeceğiz. Sonuçta tek tipleşen ürünlerle donatılan süpermarketlerden sonra, bir ümit ışığı oluyor Pazar geleceğe…Düşünmeden edemiyorsunuz, birgün kuraklık olursa, bu üzümlerden, domateslerden en az bir tanesi bu kuraklığa dayanır, yaşamı devam ettirir diye. Ve tüm yukarda sıraladığımız gelişmeler olmasa bile, sırf o küçük ümit için bile, o ürünü almaya ve üretimini devam ettirmeye değer.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir




Enter Captcha Here :