21 Haz

GDO’da binde 9 “bulaşıklığa” göz yuman yeni yönetmelik, GDO konusunun oranlarla esnetilebilecek bir konu olmadığını ve tamamen yasaklanması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

GDO’yla ilgili esneme tedbirler yerine, doğal yaşamın sürdürülebilirliğini esas alan ekolojik tarımı teşvik edici düzenlemeler beklediğimiz Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, GDO’yu sınırlarımızdan sokmayarak, hayvan yeminde ve gıdada kendine yeten bir ülke olma yolunda adımlar atmasını bekliyoruz.

GDO’da binde 9 “bulaşıklığa” göz yuman yeni yönetmelik, GDO konusunun oranlarla esnetilebilecek bir konu olmadığını ve tamamen yasaklanması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Gıda ve hayvancılık politikalarıyla hayvan yeminde kendine yetebilecek konuma gelebilecek olan Türkiye, GDO’ya muhtaç değil.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “GDO’lar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik”te yaptığı değişiklik sonucu, analiz edilen ürünlerde binde 9’a kadar GDO’ya “bulaşıklık” değerlendirmesiyle göz yumulması kararı, yeni soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Yeni yönetmelik GDO konusunun oranlarla esnetilebilecek bir konu olmadığı ve bu nedenle tamamen yasaklanması gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu.

Biyogüvenlik Kurulu’nun sadece hayvan yemi için, 17 GDO çeşidinin ithaline izin vermesi ve GDO’lu hayvan yeminden GDO’lu olmayan hayvan yemine “bulaşıklık” konusunda kamuoyuna bugüne kadar herhangi bir mağduriyet yansımaması, “bulaşıklık oranıyla ilgili neden yeni bir yönetmeliğe gerek duyuldu” sorusunu akla getiriyor. Bugüne kadar Türkiye’de pirinç ve bebek maması gibi gıda ürünlerinde GDO sorunu söz konusu olduğundan, yönetmeliğin kimlerin mağduriyeti kastedilerek çıkarıldığı da ayrı bir soru işareti.

Yönetmelikte yer alan “GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilir” maddesi, bazı hukukçular tarafından gıdada binde 9’a kadar GDO bulaşıklığına ya da GDO kullanımına izin verilmesi olarak yorumlanıyor. Biyogüvenlik Kurulu’nun gıda için GDO ithaline ilişkin bir izni söz konusu değilken, Bakanlığın bu tür yorumlara yol açacak bir yönetmelik yayımlaması, gıda güvenliği açısından endişe verici sonuçlara yol açabilir. Ayrıca yönetmelikte bebek mamalarıyla ilgili bir ibare yer almaması da, bebek mamalarında GDO’yu tamamen yasaklayan Biyogüvenlik Yasası’yla çelişiyor.

325 bin kişi gıdada GDO’ya “hayır” demişti

Gıdada GDO kullanımıyla ilgili olarak şirketler, 2012 yılında kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle, Biyogüvenlik Kurulu’na yaptıkları başvurularını geri çekmişlerdi. 325 binden fazla kişi, Greenpeace’in “Yemezler” kampanyasına katılıp, Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu’nun 29 adet gıda amaçlı GDO için ithalat başvurusunu geri çekmesini sağlamıştı. Sonuç olarak kamuoyunun da tepkisiyle bugüne kadar gıdada GDO kullanımına izin verilmedi.

Ancak yeni yönetmelikte, “GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tesbit edilen genlerin, Biyogüvenlik Kurulu’nca onaylanmış olması durumunda, ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilir” maddesinde yer alan “ürünler” ve “kullanılır” ifadeleri, hayvan yemleri için izin verilen GDO’ların diğer gıda ürünlerine de bulaşabileceğinin kabul edilmesi veya gıdalar için de kullanabileceğine yönelik endişelere neden oluyor.

Bugüne kadar hiçbir gıda maddesinde binde bir dahi olsa, GDO bulaşıklığına izin verilmiyordu. Kontrol edilen ithal gıdalarda binde 1 oranında GDO’ya rastlansa bile, yaptırımlar uygulanıyordu. Ancak yeni yönetmelik, Biyogüvenlik Kurulu’nun izin verdiği GDO’lar için binde 9’a kadar bulaşıklığa göz yumulmasına neden oluyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği olarak, GDO’yla ilgili “bulaşıklık” sorununun bu tür esneme tedbirleriyle önlenemeyeceğini, denetimde çok ciddi sorunlar yaşanabileceğini ve bunun da gıda güvenliği ile tüketici hakları açısından olumsuz etkileri olacağını düşünüyoruz. Bu tür esnetme kriterleri yerine Biyogüvenlik Yasası’nın yeniden gözden geçirilerek GDO’nun tamamen yasaklanması ve tesadüfi GDO “bulaşıklığı” konusunda mağduriyeti giderecek düzenlemeler, kriterler getirilmesi gerekiyor.

Türkiye GDO’lu yeme muhtaç olmayabilir

Mısır üretiminin giderek arttığı ülkemizde hayvan yemi, üstelik GDO’lu yem ithalatına gerek olmayabilir. Türkiye, doğru bir ekim/üretim planlamasıyla hayvan yeminde kendine yetebilir duruma gelebilir ve bu duruma gelinceye kadar da GDO’lu hayvan yemi yerine GDO’suz hayvan yemi ithal edebilir.

Bakanlığın GDO’ların ithaline izin vermek yerine, özellikle son yıllarda hayvan yemi konusunda kendine yeten bir ülke olma yolunda adım atması ve hayvan yeminde de GDO ithalatını tamamen terk ederek, GDO’yu tamamen yasaklaması gerektiğini düşünüyoruz.

GDO ithali yerine, GDO’ya yasak getiren ekolojik tarım teşvik edilsin

Ekolojik tarım, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren bir tarım şekli olduğu için sentetik, kimyasal ilaçlar ve kimyasal gübrelerin kullanımına karşı. Üretimde, ürünün kalitesini yükseltmeyi amaçlıyor. Bu nedenle ekolojik tarımla üretilen ürünlerde GDO kesinlikle yasak.

GDO’yla ilgili esneme tedbirler yerine, doğal yaşamın sürdürülebilirliğini esas alan ekolojik tarımı teşvik edici düzenlemeler beklediğimiz Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, GDO’yu sınırlarımızdan sokmayarak, hayvan yeminde ve gıdada kendine yeterli bir ülke olma yolunda adımlar atmasını bekliyoruz.

GDO’ya Hayır Platformu’nun bileşenlerinden biri olarak, ekolojik yaşamın sürdürülebilirliği yolunda; bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğimizi yineliyoruz.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği