Her parlak elma Pamuk Prenses’in yediği elma mıdır?
Elmalardaki parlaklık parafini mi işaret ediyor? Organik elma üstündeki yağlı tabaka parafin olabilir mi? Elma ve diğer bazı meyvelerin kabuk yüzeyinden bıçak ve benzeri aletlerle sıyırarak elde ettiğimiz kısım her zaman parafin midir? Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği olarak sizlerden yani organik ürün müşterilerinden de endişeler, sorular gelmeye başlayınca biz de bilenlere danıştık.
Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgilere göre; meyvelerin en dış katmanında yer alan hücrelerin yüzeyi su ve hava geçirgenliği düşük bir yağsı madde ile kaplı durumdadır. Bu madde hücreler tarafından salgılanarak hücrelerin dış hava ile olan temasını engelliyor. Kutikula denen bu dış katman, kütin ve epikutikular mum olmak üzere iki bileşenden oluşuyor. Elmalarda bu kabuk üstü yapının kalınlığı yaklaşık 3 mikron kalınlığında olsa da bu tabakanın yapısı ve kalınlığı çeşide, yetiştiği çevre ve iklim koşullarına göre değişebiliyor.
Elmalarda kabukta bulunan bu doğal mum tabakası özellikle hasattan sonra uzun depolama süresince de artmaya devam eder. Özellikle yağlanma, yaşlanma ile ilişkili bir fizyolojik bozukluktur. Meyvelerin geç hasat edilmiş olması, uzun süre depolama yapılması ve depolama sırasında ortam koşullarının optimum ayarlanmadığı durumlarda daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Doç. Dr. Fatih Şen’in de belirttiği üzere; meyve tarafından sentezlenen epikütikular mum (vaks), yüzeyden olan su kaybını sınırlayıcı bir tabakadır. Meyve tarafından sentezlenen bu mumların kalınlığı, bileşimi ve fiziksel özellikleri, meyvelerin hasat edildikten sonra daha uzun süre dayanmasını sağlar. Bu mum tabakasının bulunduğu kutikula özellikle meyvelerde kalındır. Örneğin elma, armut, erik, kiraz, üzüm, portakal. Tür, çeşit, ekoloji ve bakım işlemleri elma yüzeyindeki mum oluşumunu etkiler.
Görüldüğü üzere elma ve benzeri meyvelerde, nem ve benzeri özelliklerin kaybını azaltmak için kendi bünyelerinde doğal bir mum tabakası bulunmaktadır.
Doç. Dr. Fatih Şen’in basında çıkan bilimsel bir altyapıya dayanmayan haberlerden sonra bir market zincirinin talebi üzerine market tarafından verilen elmalar (konvansiyonel elmalar ) üzerine hazırladığı raporda; “Elma meyvelerinin kabuk yüzeyinden bıçak ve benzeri aletlerle sıyrılarak elde ettiğimiz kısım, meyve tarafından sentezlenen mumdur.” deniliyor. Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü’nden yazılı olarak aldığımız raporda “Fiziksel olarak meyvenin dış kabuğunun kazınması ile çıkan beyazımsı mum tabakası hem mumlama yapılmamış hem de mumlama yapılmış elmalarda görülmektedir. Bu nedenle mumlama yapılmış meyvenin tespiti ancak laboratuvar koşullarında belirlenebilecektir.” deniliyor.
Doç. Dr. Fatih Şen’in hazırladığı rapor bize %100 garanti vermemekle birlikte bazı ipuçları da sunmakta. Örneğin tesislerde sentetik olarak mumlanan meyvelerde elmaların sap çukuru dahil hiçbir kirin bulunmaması, mum uygulanan meyvelerin tümünün ve meyvelerin tüm kısımlarının aynı parlaklıkta olması gerekmekte.
Mumlanan meyvelerde, mumlama sonrası boylama işlemi yapıldığından meyve iriliklerinin birbirine yakın olması gerekiyor. Ancak Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü’nce de belirtildiği üzere, elma ve benzer meyvelerin üzerindeki mumun doğal mı sentetik mi olduğundan yüzde yüz emin olmak sadece laboratuvar koşullarında yapılacak kimyasal analizlerle mümkün.
Elbette sentetik mumlama ile elde edilen parlaklık aynı zamanda işin cazibesi, tüketiciye yönelik bir algı yönetimi, işin albenisi. Oysa o parlaklığın altında onlarca zehir var. Birçok araştırmaya göre elma, zirai ilaçlar açısından en tehlikeli ürünlerden bir tanesi. ABD Tarım Bakanlığı 2014 araştırma verilerine göre, alınan 177 elma numunesinden sadece %4.50 sinde herhangi bir zirai ilaca rastlanmamış. Elmaların %74′ ünde 3 veya daha fazla zirai ilaca, %29.50 ‘sinde ise 5 veya daha fazla zirai ilaca rastlamış.