23 Haz

Buğday Derneği, gıda güvenliği için %100 Ekolojik Pazarları öneriyor

Greenpeace’in Avrupa’da yaptığı araştırmada Türkiye’den giden sebze-meyvede yüksek miktarda kimyasal madde çıkması, organik ürünle beslenmenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Buğday Derneği, bir kez daha herkesi organik beslenmeye, GDO’suz ve kimyasalsız bölgeler olan %100 Ekolojik Pazarlar’dan alışverişe çağırıyor.

Greenpeace’in Avrupa’da yaptığı araştırma, bildiğimiz bir gerçeği bir kez daha çarpıcı bir şekilde ortaya koydu ve soframızdaki tehlikeyi bir kez daha hatırlattı.
Greenpeace’in 2009-2010 yılların arasında Avrupa’da farklı ülke ve şehirlerde, farklı satış noktalarından alıp analiz ettiği ürünler arasında en yüksek miktarda kimyasal maddenin Türkiye’den giden ürünlerde belirlendiği belirtiliyor. Araştırmaya konu alan 76 ürün arasında ilk üç sırada Türkiye’den giden biber, armut ve üzüm var.

Bu araştırma, üretiminde kimyasallar kullanılmayan, organik/ekolojik sertifikalı ürünlerin gıda güvenliği ve sağlığımız için önemini bir kez daha hatırlatıyor. Ekolojik tarım ve ürünlerin yaygınlaşması için uzun yıllardır çalışan Buğday Derneği’nin hayata geçirdiği %100 Ekolojik Pazarlar, organik/ekolojik sertifikalı ürünlerin kentli tüketiciye ulaşmasına çok önemli bir araç oluyor.

Gıda sistemimizi tamamen çevre ve halk sağlığına zararsız hale getirmemiz gerektiğine dikkat çeken Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Güneşin Aydemir, “Bu zararsız hale getirme stratejimizi de tohumdan tüketiciye ulaşana kadar, üretim ve tedarik zincirinin her aşamasında ele almamız gerekiyor. Topraklarımızı ve doğal kaynaklarımızı koruyan üretim biçimlerinin geleneksel bilgisine sahip küçük üreticimizin haklarının korunmasına ve üretime devam edebilmesi için gerekli şartların oluşturulmasına ihtiyaç var. Doğa dostu ve organik üretim yapan küçük çiftçilerin ürünlerini pazara getirmelerinin önündeki engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor” diyor ve ilk elden yapılması gerekenleri aktarıyor:

  • Atalık tohumlarımızın sürekliliğini desteklemenin önündeki hukuksal engellerin ortadan kaldırılması,
  • Geleneksel yöntemlerle yapılan üretimlerin teşvik edilmesi,
  • Üretici ile tüketici arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik çalışmaların desteklenmesi,
  • Tarımda kullanılan kimyasalların kullanımının kontrol altına alınması ve bu denetimlere tüketici ve bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının katılımlarının sağlanması.

Buğday Derneği %100 Ekolojik Pazarlar Koordinatörü Batur Şehirlioğlu da bu gibi araştırmaların insan ve ekosisteme zararlı kimyasalların kullanılmadığı yönetmeliği, standardı, kriterleri olan sertifikalı organik tarımın önemine işaret ettiğini söylüyor. Şehirlioğlu, “Organik tarım üretimden kullanıma, tohumdan enerji ve hammadde kaynağına yerelliği benimser. Biyolojik çeşitliliği, çiftçi haklarını, su ve enerji tüketiminde sürdürülebilirliği amaçlar. Çiftçiye gerekli eğitim ve desteğin sağlandığı organik tarımın ülkemizde ve dünyada gelişiminin önünü açmak sağlık, ekoloji ve ekonomik olarak insanlığa uzun vadeli bir dönüş sağlar. Üretici ile tüketicinin birinci elden iletişim ve alışverişinin sağlandığı %100 Ekolojik Pazarlar’ın yaygınlaşması bu nedenlerle son derece önemli” diyor.

Türkiye’nin ilk ekolojik pazarı olan Şişli %100 Ekolojik Pazarı, 2006’da Şişli Belediyesi’nin ortaklığıyla kuran Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, sayısı 4’e ulaşan %100 Ekolojik Pazarların, yerel yönetimlerle işbirliği yapılarak çoğalması için çalışıyor.
Buğday Derneği, GDO ve pestisitlerden uzak durmak isteyen herkesi bir kez daha %100 Ekolojik Pazarlara davet ediyor.