All posts by Batur Şehirlioğlu

05 May

“Organik Gerçeği” raflarda

Cadının elmasını yemeyin!

Buğday Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Aslan Ünlübay’ın hazırlayıp sunduğu Tohumdan Hasada Ekolojik Yaşam Programı’nda bu hafta, Yeni İnsan Yayınevi etiketiyle raflarda yerini alan “Organik Gerçeği” adlı kitap konuşuluyor. Kitabın yazarı Gürkan Akgüneş’in konuk olarak katılacağı programımız 22 Aralık saat 10:30’da Açık Radyo’da! (94.9)

Radyonuz Açık olsun!

Açık Radyo’yu internetten dinlemek için: http://acikradyo.com.tr/stream/index.html

05 May

Uluslararası Ekolojik Arıcılık Konferansı

Türkiye’de doğa, arı ve insan dostu arıcılık yöntemlerinin  yaygınlaşması için yürüttüğümüz AB Erasmus + Programı tarafından desteklenen “Arıları Yaşatalım” projemiz kapsamında 9 Aralık’ta İzmir’de Uluslararası bir konferans gerçekleştireceğiz.

Proje ortaklarımız Hollanda’dan Akıllı Arıcılık Vakfı (Smart Beeing Foundation), İngiltere’den Doğal Arıcılık Vakfı (Natural Beekeeping Trust)  ve Makedonya’dan Aronija Organik Ürün Üreticileri Birliği’nin de katılacağı “Ekolojik Arıcılık Konferansı”nda, sayıları korkutucu bir hızla azalmakta olan arılara destek olmak için ekolojik arıcılık yöntemleri tartışılacak.

9 Aralık’ta saat 10:00-17:30 saatleri arasında gerçekleşecek Uluslararası Ekolojik Arıcılık Konferansımız için buradan kayıt yaptırabilirsiniz.

ULUSLARARASI EKOLOJİK ARICILIK KONFERANSI

9 Aralık 2017

Bornova Belediyesi Kültür Merkezi, İzmir

09.15 – 10.00 KAYIT

10.00 – 10.30 “Arıları Yaşatalım”

                       Gizem Altın Nance (Buğday Derneği)

10.30 – 11.15 Türkiye’de arıcılık, sorunlar ve ekolojik çözümler

                      Prof. Dr. Banu Yücel (Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi)

11.15 – 12.00 Arı odaklı doğal arıcılık ve arıların geleceği

                      Heidi Herrmann (Natural Beekeeping Trust, İngiltere)

                      Ferry Schutzelaars (Smart Beeing, Hollanda)

12.00 – 13.30 ÖĞLE YEMEĞİ

13.30 – 14.30 Arı odaklı arıcılığa giriş

                      Jan Glasenburg (Bijenstal Arıcılık, Hollanda)

14.30 – 15.00 Arılar için ne yapabiliriz?

                        Güneşin Aydemir (Buğday Derneği)

15.00 – 15.40 KAHVE ARASI

İLHAM VEREN İYİ ÖRNEKLER

15.40 – 16.00 Türkiye’de hala devam eden geleneksel arıcılık

                      Uzman Mustafa Kösoğlu (Ziraat Yüksek Mühendisi – Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü)

16.00 – 16.20 Tangala Çiftliği’nde müdahalesiz arıcılık

                      Cem Aybek

16.20 – 16.40 Şehrin gizli arıları ve arıcıları

                       Doç. Dr. Alaattin Kirazcı

16.40 – 17.00 Rye Hill Hapishanesi’nde arıcılık

                      John Noble

17.00 – 17.20 Kovanın Olsun Projesi

                      Şamil Tuncay Beştoy (ÇARIK Derneği)

17.20 – 17.30 KAPANIŞ

05 May

Her parlak elma Pamuk Prenses’in yediği elma mıdır?

Elmalardaki parlaklık parafini mi işaret ediyor? Organik elma üstündeki yağlı tabaka parafin olabilir mi? Elma ve diğer bazı meyvelerin kabuk yüzeyinden bıçak ve benzeri aletlerle sıyırarak elde ettiğimiz kısım her zaman parafin midir? Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği olarak sizlerden yani organik ürün müşterilerinden de endişeler, sorular gelmeye başlayınca biz de bilenlere danıştık.

Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgilere göre; meyvelerin en dış katmanında yer alan hücrelerin yüzeyi su ve hava geçirgenliği düşük bir yağsı madde ile kaplı durumdadır. Bu madde hücreler tarafından salgılanarak hücrelerin dış hava ile olan temasını engelliyor. Kutikula denen bu dış katman, kütin ve epikutikular mum olmak üzere iki bileşenden oluşuyor. Elmalarda bu kabuk üstü yapının kalınlığı yaklaşık 3 mikron kalınlığında olsa da bu tabakanın yapısı ve kalınlığı çeşide, yetiştiği çevre ve iklim koşullarına göre değişebiliyor.

Elmalarda kabukta bulunan bu doğal mum tabakası özellikle hasattan sonra uzun depolama süresince de artmaya devam eder. Özellikle yağlanma, yaşlanma ile ilişkili bir fizyolojik bozukluktur. Meyvelerin geç hasat edilmiş olması, uzun süre depolama yapılması ve depolama sırasında ortam koşullarının optimum ayarlanmadığı durumlarda daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Doç. Dr. Fatih Şen’in de belirttiği üzere; meyve tarafından sentezlenen epikütikular mum (vaks), yüzeyden olan su kaybını sınırlayıcı bir tabakadır. Meyve tarafından sentezlenen bu mumların kalınlığı, bileşimi ve fiziksel özellikleri, meyvelerin hasat edildikten sonra daha uzun süre dayanmasını sağlar. Bu mum tabakasının bulunduğu kutikula özellikle meyvelerde kalındır. Örneğin elma, armut, erik, kiraz, üzüm, portakal. Tür, çeşit, ekoloji ve bakım işlemleri elma yüzeyindeki mum oluşumunu etkiler.

Görüldüğü üzere elma ve benzeri meyvelerde, nem ve benzeri özelliklerin kaybını azaltmak için kendi bünyelerinde doğal bir mum tabakası bulunmaktadır.

Doç. Dr. Fatih Şen’in basında çıkan bilimsel bir altyapıya dayanmayan haberlerden sonra bir market zincirinin talebi üzerine market tarafından verilen elmalar (konvansiyonel elmalar ) üzerine hazırladığı raporda; “Elma meyvelerinin kabuk yüzeyinden bıçak ve benzeri aletlerle sıyrılarak elde ettiğimiz kısım, meyve tarafından sentezlenen mumdur.” deniliyor. Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü’nden yazılı olarak aldığımız raporda “Fiziksel olarak meyvenin dış kabuğunun kazınması ile çıkan beyazımsı mum tabakası hem mumlama yapılmamış hem de mumlama yapılmış elmalarda görülmektedir. Bu nedenle mumlama yapılmış meyvenin tespiti ancak laboratuvar koşullarında belirlenebilecektir.” deniliyor.

Doç. Dr. Fatih Şen’in hazırladığı rapor bize %100 garanti vermemekle birlikte bazı ipuçları da sunmakta. Örneğin tesislerde sentetik olarak mumlanan meyvelerde elmaların sap çukuru dahil hiçbir kirin bulunmaması, mum uygulanan meyvelerin tümünün ve meyvelerin tüm kısımlarının aynı parlaklıkta olması gerekmekte.

Mumlanan meyvelerde, mumlama sonrası boylama işlemi yapıldığından meyve iriliklerinin birbirine yakın olması gerekiyor. Ancak Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü’nce de belirtildiği üzere, elma ve benzer meyvelerin üzerindeki mumun doğal mı sentetik mi olduğundan yüzde yüz emin olmak sadece laboratuvar koşullarında yapılacak kimyasal analizlerle mümkün.

Elbette sentetik mumlama ile elde edilen parlaklık aynı zamanda işin cazibesi, tüketiciye yönelik bir algı yönetimi, işin albenisi. Oysa o parlaklığın altında onlarca zehir var. Birçok araştırmaya göre elma, zirai ilaçlar açısından en tehlikeli ürünlerden bir tanesi. ABD Tarım Bakanlığı 2014 araştırma verilerine göre, alınan 177 elma numunesinden sadece %4.50 sinde herhangi bir zirai ilaca rastlanmamış. Elmaların %74′ ünde 3 veya daha fazla zirai ilaca, %29.50 ‘sinde ise 5 veya daha fazla zirai ilaca rastlamış.

05 May

ŞİŞLİ FERİKÖY %100 EKOLOJİK PAZAR MÜŞTERİLERİ GIDALARININ VE PAZARLARININ SORUMLULUĞUNU ALIYOR

%100 Ekolojik Pazarlar dönüşüyor!

Buğday Derneği öncülüğünde kurulan %100 Ekolojik Pazarlar artık daha katılımcı bir yapıyla yönetilecek. Tüm %100 Ekolojik Pazarlar 2018’den itibaren müşteriler, üreticiler, esnaf, toptan alıcılar, Buğday Derneği ve Şişli Belediyesi yetkililerinden oluşan bir komisyon ile yönetilecek.

Buğday Derneği’nin müşterilere, sofralarına gelen gıda konusunda sorumluluk almaları ve “türetici” olmaları için yaptığı çağrı üzerine Şişli Feriköy %100 Ekolojik Pazar Müşterileri’nden oluşan 40 kişi Türetici Komisyonu’na katıldı. Kurulan bir mail grubunun ardından 15 kişinin katılımı ile 18 Kasım’da ilk yüz yüze toplantı gerçekleştirildi.

Toplantıda mevcut durum, Belediye ile ilişkiler, denetimler, fiyat politikası, komisyonların yapısı konusunda bilgi verildi, bu konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Komisyonda yetki ve sorumluluklar tanımlandı ve sekreterya, koordinasyon, sosyal medya konusunda sorumluluklar paylaşıldı. 9 Aralık’ta yapılacak bir sonraki toplantı için öncelikli gündem maddeleri belirlendi. Kısaca denetimler, fiyat politikası, bilgi kirliliğine karşı neler yapılabileceği, %100 Ekolojik Pazar’ın kalite standartlarının arttırılması, otopark sorunu, diğer müşteriler ile iletişim stratejisi, pazarlara daha fazla müşteri çekmenin yolları ve organik pazara gelmeme sebebi olarak gösterilen pahalılık, güven vb. konularda topluma nasıl ve ne kanallardan bilgi aktarılabileceği öncelikli gündem maddeleri olarak belirlendi.

Kartal, Beylikdüzü, K. Çekmece ve Bakırköy %100 Ekolojik Pazarlar’ın Türetici Komisyonu toplantıları da çok yakında gerçekleşecek.

05 May

GÜVENLİ ALIŞVERİŞİN ADRESİ: %100 EKOLOJİK PAZARLAR

Gıda konusunda bilgi kirliliği ve eksikliği had safhada. Oysa ki ne yersek oyuz ve en temel ihtiyacımız olan gıda konusunda seçimlerimizi daha dikkatli yapabiliriz. Gerçek, sağlıklı gıdanın adresi %100 Ekolojik Pazarlar, her hafta, İstanbulluları, İzmitlileri ve temmuz-kasım ayları arasında Kayserilileri, doğa dostu yöntemlerle, küçük ölçeklerde üretmeye devam eden üreticilerle bir araya getiriyor. Buğday Derneği ve yerel yönetimler işbirliğiyle açılan %100 Ekolojik Pazarlar’da, Buğday Derneği ve Belediyelerin yaptığı denetimlerin yanı sıra, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlükleri de rutin veya şikayetler üzerine denetimler, zirai ilaç kalıntı analizleri yapmakta; bazen kendi üreticilerini kontrol etmek için kontrol ve sertifika kuruluşları da %100 Ekolojik Pazarlar’a baskın denetimler yapmakta.

Eylül, Ekim aylarında Şişli ve Bakırköy Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüklerinin yaptıkları denetimlerde 4 üretici ve tezgah sahibinden zirai ilaç analizine tabi tutulmak üzere numuneler alınmış olup, bunların tamamı temiz çıkmıştır. Aynı dönemde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yetkilendirdiği kontrol ve sertifika kuruluşlarından ORSER’in Şişli %100 Ekolojik Pazar’da habersiz yaptığı denetimler esnasında kendisi ile sözleşmesi olan 4 üreticiden aldığı ürünlere dair zirai ilaç kalıntı analizlerinin de tamamının temiz çıktığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu üreticiler diğer %100 Ekolojik Pazarlar’a da katılmakta veya ürün göndermektedir.

Organik tarım sadece tarımsal girdilerin, arazilerin denetimi değil bir ürünün tohumdan müşteriye ulaşıncaya kadarki tüm süreçlerinin denetimini, izlenebilirliği ve kayıt altına alınmasını gerektiren bir tarım şekli. Dolayısı ile organik ürünlerin sadece tarlalarda değil organik pazarlarda, perakende zincirlerde, elektronik ticaret sitelerinde, dükkanlarda ve manavlarda da denetimlerinin yapılması gerekiyor ve yapılıyor. Organik tarımda her bir üreticinin hangi üründen ne miktarda hasat edeceği veya depoladığı kayıt altında. Üreticinin pazarlara veya diğer marketlere satış miktarının, hasat ve depodaki stok miktarlarından düşümü yapılarak kayıt dışı, üretim dışı ürünlerin satışı engellenmekte. Bunun yanında habersiz denetimler, üretim alanları, pazarlama alanları, depolardan alınan numuneler ile konvansiyonel ürün karıştırılma riski/olasığı en alt düzeylere çekiliyor.

Sağlıklı, ekolojik ürünlere ulaşmak için sivil toplumun, yerel yönetimlerin işbirliği içinde çalışıp denetlediği, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve yetkili kontrol ve sertifika kuruluşlarınca da denetlenen %100 Ekolojik Pazarlar güvenli alışverişin adresi olmayı sürdürüyor.

05 May

Üretimden ekolojik pazara, organik tarımın öncü ili Kayseri

Kayseri’de bu yıl 5. kez kurulan Kocasinan %100 Ekolojik Pazar’daki satış verileri Kayseri’de organik üretimin gelişmeye devam ettiğini ve organik ürüne olan ilginin giderek arttığını ortaya koydu.

Kayseri İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Kocasinan Belediye Başkanlığı, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Kapadokya Organik Tarım Üreticileri Birliği Derneği işbirliği ile 2013 yılında kurulan ve mevsimlik olarak ağustos, eylül ve ekim aylarında hizmet veren Kocasinan %100 Ekolojik Pazarı 5. yılında da tüketicilere temiz, güvenilir ve sertifikalı organik ürünler sunmayı sürdürdü. Ekolojik pazarda bu yıl 151.817,10 kg. taze sebze ve meyve satışı gerçekleşirken son 3 yılın toplam taze sebze ve meyve satışı 474.509,91 kg.’a ulaştı. Üreticilerin bu yıl %100 Ekolojik Pazar’dan elde ettikleri toplam gelir ise 394.645 TL.

Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar

Taze sebze ve meyve

Toplam satış ( kg )

Taze sebze ve meyve

Ciro ( TL )

2015

139.181,35

327.704,50

2016

183.511,46

477.383

2017

151.817,10

394.645

TOPLAM

474.509,91

1.199.732,50

80 Üretici 2040 dekar alanda üretim yapıyor

Ekolojik tarımı yaygınlaştırmak; üreticiyi örgütlemek, teşvik etmek, pazarlama sorununu çözmek ve paralelinde tüketiciyi bilinçlendirmeyi amaçlayan Kayseri İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından yürütülen “Organik Tarımın Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması” projesi kapsamında organik üretime başlayan birçok üretici Kocasinan %100 Ekolojik Pazarı sayesinde ürünlerini pazarlama şansı buldu. İlde toplam 80 üretici 2040 dekar alanda üretim yapmakta.

30 çeşit ürün tarladan Ekolojik Pazar’a

Üretime başlayan üreticilerin ürünlerinin pazarlanması için açılan Kocasinan % 100 Ekolojik Pazar sezonluk olarak hizmet veriyor. Bu yıl 6 Ağustos’ta açılan Kocasinan %100 Ekolojik Pazar, Ekim ayı sonunda kapandı.Büyük çoğunluğu “Organik Tarımın Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması” projesi kapsamında üretim yapan 60üretici 30 çeşit ürününü Kocasinan %100 Ekolojik Pazar’da alıcısıyla buluşturdu.

Kayseri organik tarımın geliştirilmesinde başarılı bir örnek

Buğday Derneği tarafından hazırlanan web tabanlı veri kayıt ve takip programının sonuçlarını değerlendiren Buğday Derneği Eş Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar’daki ürün fiyatlarına dikkat çekti ve şu açıklamalarda bulundu: “Görülüyor ki devlet, üretimi; yerel yönetimler de sivil toplum örgütlerinin de katkıları ile organik pazarları destekler, üretim ve tüketimde yerellik sağlanarak organik pazarlar üreticiden tüketiciye hale gelirse, organik ürünlerdeki fiyatlar da aşağı çekilebiliyor. Son iki yılın verilerine baktığımızda ürünlerin kilo başına ortalama 2.60 TLye satılmış olduğunu görüyoruz. Bu, İstanbul, Ankara ve İzmir’deki organik pazarların nerede ise yarısı bir bedel. Buğday Derneği olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızı ve yerel yönetimleri işbirliği içinde hem üretim hem pazar ayağı bir arada olacak şekilde organik tarımı desteklemeye çağırıyoruz. Kayseri Kocasinan %100 Ekolojik Pazar modelinin yaygınlaşmasını temenni ediyoruz.”

Güvenilir gıda için organik tarım desteklenmeli

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, her yıl en az 3 milyon kişi zirai ilaç zehirlenmesine maruz kalmaktadır. Her yıl büyük çoğunluğu tarım sektör çalışanlarının oluşturduğu 20 bin kişi yanlış zirai ilaç uygulamaları nedeniyle ölmektedir.

Kullanılan kimyasalların gıdada bıraktığı kalıntılar vücudumuza alınarak birikmektedir. Biriken kimyasallar kanser, üreme bozuklukları, hormon dengelerinde bozukluklar, bağışıklık sistemi sorunları, sinir sistemi rahatsızlıkları (beyin gelişiminde zarar, depresyon, konsantrasyon bozukluğu vs ), alerjiler, astım gibi birçok sağlık sorununa sebep olabilmektedir.

Sağlıklı, güvenilir gıda hakkımızı korumak ve doğanın sürdürülebilirliğini sağlamak için organik tarım desteklenmeli.

05 May

Artık Adana’nın da organik pazarı var!

Artık Adana’nın da organik pazarı var!

Organik pazarların sayıları artmaya devam ediyor. Adana’da geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan Adana Organik Tarım Ürünleri Pazarı, her Cumartesi Kenan Evren Bulvarı Semt Pazarı’nda kurulacak.

İlki 2006 yılında Buğday Derneği’nin öncülüğünde İstanbul Şişli’de kurulan organik pazarların sayısı bir dönem ülke genelinde 20’ye kadar ulaşmıştı. Bu pazarlar, ülkemizdeki organik tarım yapan üreticileri alıcılarla buluşturan, organik üretimi destekleyen en önemli alanlardan biri.

Adana Valiliği Koordinatörlüğünde İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Çukurova Belediyesi ile Çukurova Organik Tarım Derneği işbirliğiyle hayata geçirilen Adana Organik Tarım Ürünleri Pazarı’nda sertifikalı 27 üretici tezgah açacak.

05 May

Organik Tohum Çalıştayı’nın ardından: Atalık tohumlar için mücadeleye devam

Dünyadaki başlıca gen merkezlerinden biri olan ve zengin tarımsal biyolojik çeşitliliğe sahip Türkiye’nin organik tohum fakiri olması pek de anlaşılır bir durum olmasa gerek. Özellikle de, organik tarımın yaygınlaştığı ve organik tarım sektörünün ciddi bir ihracat potansiyeli taşıdığı bir dönemde.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’nün, Türkiye’de organik tohumculuğun sorunları konusunda 17-18 Ekim tarihlerinde, Afyon’da düzenlediği çalıştayın katılımcılarıyla birlikte, tohum meselesini her yönüyle masaya yatırmak ve çözüm önerilerini tartışma fırsatı bulduk.

Toplantıda tartışılanları aktarmadan önce şu bilgiyi not edelim: Türkiye, dünya üstündeki sekiz gen merkezinden üçünün kesişim noktasında bulunan, çok sayıda tarımsal ürünün (soğan, yulaf, pancar, nohut, mercimek, keten, yonca, bezelye, çavdar, üçgül, buğday, badem, salatalık, elma, fıstık, erik, armut ve asma) orijini; fasulye, bal kabağı, bakla, kavun, mısır gibi türlerin mikro gen merkezi. Buna karşın, organik sertifikalı tohum üreten sadece bir enstitümüz ve bir firmamız var ve yerel tohumlarımızı korumak konusunda yetersiz kalıyoruz.

Çalıştay sayesinde, tohumculuk sektörü ile organik tarım sektörü ilk kez bu çapta geniş katılımlı bir organizasyonda bir araya geldi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri, organik tarımda AB ile eşdeğer olma konusunda önümüze çıkan engellerden birinin, tohum konusundaki yetersizlik ve eksiklerimiz olduğunu söylüyorlardı.

Toplantıda belirtilen ortak görüş, Türkiye’nin organik tohumculukta yerinde saymasının başlıca nedeninin talep yetersizliği olduğuydu. Organik tohum sektörünün gelişmesi için destekleme şeklinin değiştirilmesi ve miktarının artırılması gerekliliği toplantının en önemli çıktılarından biri oldu. Uluslararası ticaret ve ülke ekonomisi açısından bakıldığında organik tohumculuk sektörünün özellikle de tarla bitkilerinde önünün açılması son derece önemli. Organik ürün ihracatı söz konusu olduğunda mesele daha da karmaşık bir hal alıyor: Çünkü Türkiye’de kontrol ve sertifika kuruluşlarının bir kısmı hem TR, hem AB, hem JAS, hem USDA (ABD Tarım Bakanlığı) yönetmelikleri kapsamında sertifika verebiliyor. USDA sertifikalı bir ürün üretip ihraç edebilmek için tohum, gübre, zirai mücadele gibi tüm girdi kaynaklarının da USDA sertifikalı olması gerekiyor. Yani TR sertifikalı domates tohumundan üretilmiş kurutulmuş domatesin, ABD’ye pazarlanabilmesi için o domates tohumunun aynı zamanda USDA sertifikası da alması gerekiyor.

Toplantıda ayrıca, yerel tohumların ve genetik zenginliğimizin koruyucusu aile işletmeleri ile küçük ve orta ölçekli üretim yapan çiftçilerin, hem organik tarım iç pazarının gelişmesi hem de yerel/geleneksel kültürün korunmasındaki etkisinin önemi vurgulandı. Ele alınan en önemli konulardan biri de, ekolojik (organik) tarımın yerellik, çiftlik dışı girdilerin (tohum, enerji, gübre vs) minimum düzeyde tutulması, bitkisel ve hayvansal ürünlerin ve atıkların tarımsal faaliyette girdi olarak kullanmak üzere geri dönüşümünün sağlanması (kompost, biyogaz, hayvan yemi vs) gibi ilkelerinin yerel tohumların ve gen kaynaklarımızın korunması açısından ne denli önemli olduğuydu.

Çok yönlü bakış açısı gerek…

Yerel tohumların çiftçi elinde korunması, ekolojik tarımın ilkeleriyle birlikte sürdürülmesi, sağlıklı ürünlerin tüketicilere ulaştırılması için ekolojik pazarların, biyolojik çeşitliliğin devamlılığı için yerel pazarların yaşatılması, küçük aile işletmelerinin sürekliliğinin sağlanması ve gıda güvenliğinin bir bütün olarak ele alınması gerekiyor.

Buğday Derneği öncülüğünde yaygınlaşan ekolojik (organik) pazarların bu bütünü korumak açısından önemi ortada. Ekolojik pazarlarda satışa sunulan yeşillikler, soğan, kavun, karpuz, domates, mısır, bakla, fasulye gibi bir çok üründe üreticiler, kendi yerel tohumlarını veya ilgili enstitü ve firmanın standart (hibrit değil) tohumlarını kullanıyor, yerel meyve çeşitleri ve siyez gibi yerel tahıl ürünleri ekolojik ve yerel pazarlar sayesinde var olmayı sürdürebiliyor. Ertesi yıl için kendi tohumlarını almaya devam eden, böylece yerel tohumlarını yaşatan, ekolojik tarımın ilkelerine sadık, tüketicilere sağlıklı ürünler sunan çiftçilerin ve aile işletmelerinin yaşatılması için organik pazarların da sağlıklı bir şekilde yaygınlaşması gerekiyor.

Çabalar sonuç veriyor

Toplantıda sivil toplum kuruluşları, belediyeler, akademisyenler, sivil inisiyatifler ve üreticiler olarak yerel tohumlar için yürüttüğümüz kampanya, proje, çalıştay, toplantı ve tohum takas şenliklerinin kamuoyunda duyarlılık sağlamanın ötesinde, bürokratlar arasında ve tohumculuk sektöründe de ses getirdiğini gözlemledik. Her ne kadar tohum takasının yerelde kalması, takasa getirilen tohumların virüslü vs olma riski, çimlenme gibi sorunlar söz konusu olsa da, bu etkinliklerin, toplumda duyarlılık oluşturması açısından önemi yadsınamaz.

Çalıştay sayesinde, Buğday Derneği olarak, tohum takas şenliklerine yönelik eleştirileri yanıtlama fırsatı da bulduk: Tohumculuk Kanunu bu konuda ciddi yasaklamalar getirene kadar bu takas şenliklerinin olmadığını, yerelde zaten çiftçilerin bunu özgürce yapabildiklerini, bu şenliklerle ortaya konan tepkilerin aynı zamanda tepeden inme katı mevzuatların sonucu olduğunu vurguladık. Akademisyenler ve bürokratların da desteklediği konuyla ilgili olarak, tohum takas şenliklerinin daha profesyonelce, olası riskleri ortadan kaldırılarak ve uzmanların yol göstericiliğinde yapılması konusunda görüş birliğine vardık.

Çalıştay’da, 2017 yılı başında Gıda, Tarım ve Hayvancılık eski bakanı tarafından yapılan ”sertifikalı tohumlukların kullanılmaması durumunda destek verilmeyeceği”ne dair açıklama konusunda da eleştirilerimizi ortaya koyma olanağı bulduk. Gerekli araştırmalar yapılıp, veri tabanı oluşturulup, bu tohumların kamu veya üniversiteler elinde ıslah edilmeden, yani çiftçiye sertifikalı standart tohum alternatifi sunulmadan ilgili desteklerin çekilmesi, yerel tohum üreticisini yerel tohum kullanmaktan caydıracağını ve gen kaynaklarımızı kaybetme riski ile karşılaşacağımızı bir kez daha vurguladık. Örneğin siyezin henüz sertifikalı tohumluğu yokken (bu konuda ıslah çalışmaları başlatıldı), bir yandan Bakanlık olarak siyezi destekleyici açıklamalar yapıp, diğer yandan sertifikasız tohumluk kullanımında desteklerin çekileceğini açıklamanın, ne denli kafa karışıtırıcı olduğunu belirttik. Desteğin çekilmesi halinde, yerel tohumları kullanan çiftçilerin sertifikalı tohumluğa yönlendirilmesinin siyez gibi kaybolmakta olan birçok değerimizin daha da hızla kaybolmasına neden olacağını aktardık.

Diyalog ve mücadeleye devam

Çalıştayda yaptığımız görüşmelerde, Tohumculuk Kanunu’nda, takasın önünü açan istisnai maddenin çiftçiler açısından bakıldığında esnek yorumlanması gerektiğini öğrendik. İlgililerin aktardığına göre, Kanun’da yer alan “ticarete konu olmamak” ibaresi, zahirecilerin ve üreticilerin büyük çaplı kayıt dışı tohumluk ticareti yapmasının önüne geçmek amaçlı. Söz konusu maddede, “şahsi ihtiyaç miktarı” ile, ailenin veya şahsın kendi kullanımı değil, ailenin geçimlik tohumluk ihtiyacı kastediliyor. Örneğin, geçimini sağlamak üzere, 10 dönüme domates, 100 dönüme buğday ekecek bir çiftçi başka bir çiftçiden bu miktarda alana yetecek kadar tohumluk alıp, ekebiliyor ve aldığı ürünü yani buğday ve domatesi satabiliyor. Ancak bunlar son derece göreceli ve yoruma açık ifadeler.

Siyez ekmeği, siyez bulguru üretmek isteyen bir organik tarım şirketi, henüz siyezin sertifikalı tohumluğu olmadığı için, Tohumculuk Kanunu gereği çiftçilerden tohumluk siyez satın alamayacak, dolayısıyla bu üretimi yapamayacak. Oysa organik üretim yapan şirketlerin, kişisel amaçlarla değil, ticari amaçla organik yerel tohumluğa ihtiyacı var. Ne yazık ki Tohumculuk Kanunu bu noktada ciddi bir engel oluşturuyor.

Sivil toplum olarak Tohumculuk Kanunu ve ilgili yönetmelikler ve üzerinde çalışılan “Yerel Tohumların Kayıt Altına Alınması Yönetmeliği”ni, bu konuda bakanlıkların yaptığı çalışmaları yakından takip edip, diyaloğu da, mücadeleyi de kesmememiz gerekiyor. Çıkacak yönetmeliğe göre, yerel tohumların ıslahından sonra çeşit olarak tescilinin kim veya hangi kurumlar üzerine olacağı, kimlerce sertifikalandırılıp ticarete konu olacağı, tescil aşamasında ve ticarete konu olduğunda çiftçi haklarının ve kamusal hakların nasıl sağlanacağı son derece önemli.

Buğday Derneği olarak yerel tohumların, ekolojik tarımın, ekolojik pazarların ve geleneksel üretimleri de sürdüren küçük aile işletmelerimizin yaşaması için proje ve çalışmalarımızı sürdürürken, bu konularda bilgi kirliliği ile mücadeleye, konunun tüm paydaşları ile diyaloğu ve yapıcı tutumumuzu sürdürmeye devam edeceğiz.

Yerel tohumların çiftçi elinde korunması, çiftçi ve kamusal haklar için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için çabamızı sürdürüyoruz. Bununla birlikte uluslararası ticaret ve ülke ekonomisi açısından organik ticari tohumluk sektörünün gelişmesinin de önemli olduğunu düşünüyoruz.

Yaşasın tohumlar!

05 May

GÜVENLİ ALIŞVERİŞİN ADRESİ: % 100 EKOLOJİK PAZARLAR

Gıda konusunda çok fazla bilgi eksikliği ve kirliliği var. Oysa ki ne yersek o’yuz ve en temel ihtiyacımız olan gıda konusunda seçimlerimizi daha dikkatli yapabiliriz. Gerçek, sağlıklı gıdanın adresi % 100 Ekolojik Pazarlar, her hafta, İstanbulluları, İzmitlileri ve Kayserilileri doğa dostu yöntemlerle küçük ölçeklerde üretim yapmaya devam eden çiftçilerle bir araya getiriyor. Buğday Derneği ve yerel yönetimler işbirliğiyle açılan %100 Ekolojik Pazarlar’da, Buğday Derneği ve belediyelerin işbirliği içinde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlüklerinin rutin veya şikayetler üzerine yaptığı denetimler ve zirai ilaç kalıntı analizleri dışında, bazen kendi üreticilerini kontrol etmek için kontrol ve sertifika kuruluşları da %100 Ekolojik Pazarlar’a baskın denetimler yapmakta.

Eylül ayı sonunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yetkilendirdiği kontrol ve sertifika kuruluşlarından ORSER’in Şişli %100 Ekolojik Pazar’da habersiz yaptığı denetimler esnasında kendisi ile sözleşmesi olan 4 üreticiden aldığı ürünlere dair zirai ilaç kalıntı analizlerinin hepsinin temiz çıktığını öğrenmiş bulunuyoruz.

Organik tarım sadece tarımsal girdilerin, arazilerin denetimi değil bir ürünün tohumdan müşteriye ulaşıncaya kadarki tüm süreçlerinin denetimini, izlenebilirliği ve kayıt altına alınmasını gerektiren bir tarım şekli. Dolayısı ile organik ürünlerin sadece tarlalarda değil organik pazarlarda, perakende zincirlerde, elektronik ticaret sitelerinde, dükkanlarda ve manavlarda da denetimlerinin yapılması gerekiyor ve yapılıyor. Organik tarımda her bir üreticinin hangi üründen ne miktarda hasat edeceği veya depoladığı kayıt altında. Üreticinin pazarlarda veya diğer marketlere satış miktarı hasat ve depodaki stok miktarlarından düşümü yapılarak kayıt dışı, üretim dışı ürünlerin satışı engellenmekte. Bunun yanında habersiz denetimler, üretim alanları, pazarlama alanları, depolardan alınan numuneler ile konvansiyonel ürün karıştırılma riski/olasığı en alt düzeylere çekiliyor.

Sağlıklı, ekolojik ürünlere ulaşmak için sivil toplumun, yerel yönetimlerin işbirliği içinde çalışıp denetlediği Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve yetkili kontrol ve sertifika kuruluşlarınca da denetlenen %100 Ekolojik Pazarlar güvenli alışverişin adresi olmayı sürdürüyor.

05 May

Haydi çocuklar Ekolojik Pazar’a!

Haydi çocuklar Ekolojik Pazar’a!

Oyuncaklarımızı ve kitaplarımızı takas ediyoruz…

Şubadap Çocuk’un konser vereceği Takas Şenliği’nde ayrıca çocuklar için algoritma öğrenebilecekleri oyunlar, masal anlatımları ve geri dönüşüm atölyesi olacak.

Takas Şenliği 15 Ekim Pazar günü saat 10:00’da Kartal %100 Ekolojik Pazar’da!