Kategori: Basında Biz

13 Tem

Nice 10 yıllara Ekolojik Pazar!

Şişli %100 Ekolojik Pazar 10. Yıl Şenlikleri dunya.com da
Buğday Derneği ve Şişli Belediyesi işbirliğiyle hizmet veren, ekolojik sertifikalı ürünlerin sağlıklı ve güvenilir şekilde tüketiciye uygun koşullarda ulaşmasına olanak sağlayan Şişli % 100 Ekolojik Pazar, Türkiye’nin ilk ve en büyük organik pazarı.

Nice 10 yıllara Ekolojik Pazar!

Buğday Derneği ve Şişli Belediyesi işbirliğiyle hizmet veren, ekolojik sertifikalı ürünlerin sağlıklı ve güvenilir bir model ile tüketiciye kısa yoldan ve uygun koşullarda ulaşmasına olanak sağlayan Şişli % 100 Ekolojik Pazar, aynı zamanda Türkiye’nin ilk ve en büyük organik pazarı. Buğday Derneği, Pazar’ın 10. yılını geçtiğimiz haftalarda düzenlediği çeşitli etkinliklerle kutladı.

Erken yaşta aramızdan ayrılan Victor Ananias’ın öncülüğünde büyük emeklerle kurulan pazar, her Cumartesi körpe ve lezzetli sebzeleriyle sofraları şenlendiriyor, nice insan unuttuğu tatları burada buluyor.

Bugünlerde yazlık tarla ürünleri de % 100 Ekolojik Pazar’da yavaş yavaş yerini almaya başladı. Örneğin, artık kabak, salatalık, taze fasulye bulmak mümkün.

Şişli %100 Ekolojik Pazar, Cumartesi günleri, Cumhuriyet Mah. Gökkuşağı Lala Şahin Sok. Feriköy-Şişli. Eski Tekel bira fabrikasının alt sokağında 07.00 – 17.00 saatleri arasında kuruluyor. Ama İstanbul’da aynı ilkelerle satış yapılan başka Ekolojik Pazar’lar da var.

ekolojik1.jpg

İstanbul’daki %100  Ekolojik Pazar’lar

Bakırköy: Cuma günleri, Airport Outlet Center’ın arka açık otoparkında, 10.00 – 17.00 saatleri arasında.

Beylikdüzü: Cumartesi günleri, Adnan Kahveci Mahallesi, “Beylikdüzü Çarşamba Pazarı” Beylikdüzü adresinde 10.00 – 17.00 saatleri arasında.

Kartal: Pazar günleri, Hükümet Konağı Caddesi, Kartal meydanı, Kartalbaba geçidi yanı, 08.00 – 17.00 saatleri arasında.

Küçükçekmece: Pazar günleri, ArenaPark AVM’de, Atakent Mahallesi, K. Çekmece 10.00 – 18.00 saatleri arasında.

Küçük bir hatırlatma, Ekolojik Pazar’larda naylon poşet kullanılmıyor. Simgeleri file. İlk açılışta davetiye olarak kullanmışlar. Halen file satılıyor, böylelikle file yapanlara da istihdam yaratılıyor.

307 tezgâhta 76 üretici

Haziran 2006’da 48 tezgâhta 25 üretici ve esnafla başlayan Şişli %100 Ekolojik Pazar, 10. yılında 307 (yemek hariç) tezgâhta 76 üretici ve esnafla büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Şişli %100 Ekolojik Pazar’da yılda 700 ton civarında ekolojik taze sebze ve meyve satılıyor. Pazarın, hemen her cumartesi gelen bin kadar müdavimi var, ama pazardan alışveriş yapan müşteriler birkaç binle ifade ediliyor.

Bugün Şişli %100 Ekolojik Pazar, işlenmiş/ambalajlı ürünlerde -kozmetik, deterjan, tekstil, sağlık ürünleri hariç- gıda ürünü olarak 110 marka ve 274 çeşit (sadece 12 çeşit kırmızı et ürünü, 11 çeşit sirke) ile tüketiciye en fazla alternatif sunan alışveriş noktası. Üstelik, %100 Ekolojik Pazar’da farklı üreticilerden, farklı çeşitler arasından taptaze organik ürünü seçebilme avantajı da var. 2015 yılında %100 Ekolojik Pazarlarda ürünü değer bulan taze sebze, meyve üretici sayısı ise 428.

e-ticaret için de destek

Şişli %100 Ekolojik Pazar, bir yandan Türkiye’de sayısı 16’ya yükselen organik pazarların kurulmasına öncülük ederken, diğer yandan dükkânlar, e-ticaret siteleri gibi pazarlama kanallarını da besleyerek daha çok insanın organik ürüne ulaşmasını sağlıyor. Pazar, her cumartesi günü, perakende müşterileri haricinde 30’un üstünde dükkân, e-ticaret sitesi ve diğer organik pazarların esnafına da ürün tedarik kanalı oluyor.

İlk bir yıl 3-5 ton civarında olan haftalık taze sebze-meyve satışları bugün, haftalık ortalama 14 ton. Buğday Derneği tarafından hazırlanan veri kayıt ve takip programı sayesinde üretici ve ürünlere ait verilere kolaylıkla ulaşmak mümkün. Bu sistem sayesinde Şişli %100 Ekolojik Pazar’da bir yılda toplam 700 ton taze sebze ve meyvenin satıldığı tespit edilmiş.

Buğday Derneği

Etkinliğin ilk adımları 1990’lı yılların başında Bodrum’da Buğday Bitkisel Ürünler Restoranı ve Doğal Yaşam Merkezi’nde Bugday Hareketi ile atılıyor.  Diğer yaşamlarla uyum içerisinde ve ekolojik bütüne saygılı bir toplum hayalini besleyerek sürdürülen çalışmalar 12 Ağustos 2002 yılında Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği çatısı altında kurumsallaştırılıyor.

ekolojik3.jpg

Buğday, bu hayale ulaşmak için

•örnekler oluşturma

•var olana destek olma

•bilginin dolaşımını sağlama

yolunda çaba gösteriyor ve çalışmalarını bu üç amaç doğrultusunda yürütüyor.

Buğday’ın niyeti; tek tek bireylerde ve bir bütün olarak toplumda ekolojik yaşam bilinci ve duyarlılığı oluşturmak; ekolojik dengelerin geri dönüşü olmayacak hız ve biçimde bozulması sonucunda ortaya çıkan sorunlara çözüm yolları sunmak ve doğa ile uyumlu yaşamı desteklemek..

Tatuta Projesi

“Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi ve Gönüllü Bilgi, Tecrübe Takası” projesi, kısa adıyla TaTuTa, bu misyon doğrultusunda yürütülen projelerden bir tanesidir.

Tatuta projesinin ana amacı Türkiye’deki ekolojik tarım ile geçinen çiftçi ailelerine mali, gönüllü işgücü ve/veya bilgi desteği sağlayarak ekolojik tarımı teşvik etmek ve sürdürülebilirliğini sağlamak. Projede, ekolojik üretimin teknik, pazarlama, sosyal, çevresel vs. boyutlarında bilgi/ilgi sahibi kişiler, çiftlik ve işletmelerde bilgi, deneyim ve/veya işgüçlerini paylaşırken yiyecek, içecek ve barınma ihtiyaçları çiftlik tarafından karşılanıyor.

Ayrıca, gönüllüler hem sosyal bir kaynaşmaya hem de yereldeki gerçek tecrübeye ve bu tecrübeye dayalı bilgiye ulaşıyorlar. Buğday’ın Türkiye örgütü ve tam üyesi olduğu ECEAT (European Center for Eco-AgroTourism / Avrupa Ekolojik Tarım Turizmi Merkezi) ve WWOOF (Willing Workers on Organic Farms / Ekolojik Çiftliklerde Gönüllü İşçiler) örgütleriyle işbirliği yapılarak yurt dışı tanıtım desteği sağlanıyor. 2003’de 25 çiftlikte başlayan proje, bugün 80’den fazla çiftlikle devam ediyor.

Buğday Derneği’nin ve pazarın kurucularından, pazarın Kurumsal Kimlik Koordinatörü Lalehan Uysal o günleri şöyle anlatıyor:

“Tatuta için çiftliklere gidip organik tarımı, ekolojik hayatı anlattığımızda köy kahvesinden birinde bir amcamız ‘Bize bu tarımı öğretiyorsunuz, biz organik tarım yapacağız ama bunları nerede satacağız?’ diye sordu. Amcaya “biz sizin için bir pazar yaratacağız” dedik ve Buğday Hareketi’nin kurucusu Victor Ananias’ın da emekleriyle verdiğimiz sözü gerçekleştirdik. İlk açılışta halen simgemiz olan fileyi davetiye olarak kullandım, ‘gelin filenizi sağlıkla doldurun’ dedim. Olay patladı.”

06 May

Cumhuriyet Gazetesi, Etkin Sağlık Dergisi ve Bianet’teydik.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/498268/Care_organik_tarim.html

http://etkinsaglikdergisi.com/dergi/sayi13/index.html#30/z

http://m.bianet.org/biamag/diger/173037-organik-tarim-bir-alternatif-degil-ekoloji-meselesi

Bianet’te yayınlanan haberimiz:

Türkiye’nin ilk ve en büyük organik pazarı olan Feriköy Pazarı 10. yaşına girdi. Sabah saatlerinden itibaren oldukça kalabalık olan pazarda, herkesin elinde kese kağıtları, bez çantaları, alışveriş çantaları, fileler var. Çünkü pazarda plastik torba kullanmak yasak. Neredeyse her şeyin organiğini bulmak mümkün.  Sebze, meyve, yumurta, peynir, tavuk, temizlik malzemesi, kozmetik vb… Diğer semt pazarlarından farkı sadece ürünlerin organik olması değil, aynı zamanda “Bunlar organik, organik” diye bağıran satıcıların olmaması. İsterseniz ürünleri tatma imkanınız da var. Ama yumuşak sebzeleri çok mıncıklamasanız iyi olur, zira öğlene kadar o ürünler çürümeye başlıyor. Karnınızı acıkırsa pazarın girişinde sıcak sıcak gözleme de yiyebilirsiniz. Organik ürünlere dair kafanıza takılan sorular varsa Buğday Derneği’nin tezgahına uğrayıp her şeyi sorabilirsiniz. Buğday Derneği’nin 2006’da başlattığı % 100 Ekolojik Pazarlar projesi, ekolojik tarım ve ürünlerin Türkiye’de tanınması ve iç pazarda talep oluşmasında öncü oldu. İlk bir yıl 3-5 ton civarında olan haftalık taze sebze-meyve satışları 14 tona ulaştı.

16 organik pazar var

Buğday Derneği proje ortaklığında %100 Ekolojik Standartlarına göre denetlenen ve yürütülen %100 Ekolojik Pazarlar; İstanbul Şişli, Kartal, Beylikdüzü, Küçükçekmece, Bakırköy, Kayseri Talas ve Kayseri Kocasinan’da. Bunlar haricindeki organik pazarlar İzmir Balçova ve Bostanlı, Ankara Ayrancı ve Çayyolu, Eskişehir Tepebaşı, Bursa Nilüfer ve İstanbul Maltepe, Kadıköy, Zeytinburnu’nda.

Bugün üçü sezonluk toplam 16 organik pazar var. TUİK 2014 verilerine göre, Türkiye’de organik tarım yapılan alanların toplam tarım alanlarına oranı yüzde 2. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Eş Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu ile pazarın kuruluşundan bugüne organik tarımdaki gelişimi konuştuk.

10 yıl geriye dönersek, bu fikir nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Ekolojik yaşamın en temel şeyi gıda. 1980’lerde Türkiye’ye organik ürünler yurtdışına ithal ediliyordu. Ama o dönem mevzuat yoktu. 2000’lere geldiğimizde organik tarım yapan işte Afyon’da, Çıralı’da tek tük çiftçiler vardı. Yine bu ürünler birkaç butik dükkanda satılıyordu. Dedik ki ekolojik gıda Türkiye’de de yaygınlaşmalı. Önce talebi yaratmalıyız. Sivil toplum örgütü ve belediye işbirliğinde bir halk pazarı açma fikri doğdu. Bunu yapmazsak o idealist çiftçiler de vazgeçecekti. Önce Victor (Ananias), organikte hal kanunundan muafiyet sağladı. Sonra Şişli Belediyesi ile anlaştık. Pazarı 2006 Haziranı’nda açtığımızda küçücüktü. İlk 2 hafta akın akın insanlar geldi. Ama sonra iki sene boyunca pazar kan ağladı. Yaz aylarında 30 kişi falan geliyordu. Sonra yavaş yavaş medyanın da desteğiyle, etkinlikler vb. zincirleme bir şey oldu. İlk olarak burası hal görevi gördü. Yani organik ürün satan dükkanlar, e-ticaret yapanlar, üreticiye burada ulaştı. Böylece organik pazarın yaratığı zincirleme reaksiyon katlanarak bu pazarın büyümesini sağladı. O kadar popüler oldu ki, sokakta pilav-nohut satanlar bile organik yazmaya başladı. Böyle bir kavram kaosu başladı. Ama sonuçta şunu başardık popülarite. “Hormonsuz abla” diyen konvansiyonel pazarcılar, şimdi müşteriyi ikna etmek için “organik abla” demeye başladılar. Bunu sağladık. Ama yeterli değil, bunun içini doldurmamız lazım.

Rakamlarla Türkiye’de organik tarım

IFOAM ve FIBL’in raporuna göre; 2012 yılında dünyada organik tarım yapılan alan 37,5 milyon hektar. Türkiye’de toplam tarım alanı 23.939.000 hektar, organik tarım alanı ise (doğadan toplama hariç) 490.000 hektar. Türkiye’deki üretim miktarlarına baktığımızda organiğe geçiş süreci ürünleri dahil, 2002’de 310.000 ton olan toplam üretim, 2014’te 1.642.000 tona çıkmış yani % 430′ luk bir artış söz konusu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre; 2002’de çiftçi sayısı 12.428 iken bugün 70.000′ i aşmış durumda. 2014 ihracat verileri 79 milyon dolara ulaştı. Ürün çeşitliliği de 2013 verilerine göre 213’e yükseldi. IFOAM ve FIBL’in 2014 raporuna göre; Türkiye organik tarım arazisi artışı gösteren 81 ülke arasında da 4. sırada.

Evet. Artık her yerde “organik ürün” deniyor. Peki nedir organik? Organik tarım, toprak, tohum ve emekten oluşur. Geleneksel tohum, organik sertifikalı tohum, bunlar yoksa standart/ hibrit tohum kullanılabilir. GDO’lu tohum kesinlikle yasak. Fidelerin de organik sertifikalı olmalı lazım. Organiğin en önemeli şeyi toprak. Toprağın biyodinamik yapısını, mikroorganizmasını, solucanını vb. canlı tutmak gerekiyor. Onun verimini, döngüsünü yaşatmak lazım. Toprak çok kıymetli, ona saygı duymamız gerek. Organik tarımda fenni (kimyasal) gübre yasak. Bu toprağı yozlaştırıyor, çoraklaştırıyor, verimini öldürüyor. Endüstriyel hayvan gübresi almıyoruz. Organik sertifikalı gübre alabilir, ya da kendiniz kompost yapabilirsiniz. Zirai ilaçlar ise organik tarımın üçüncü kısmı. Ot, mantar ve böcek adı altında binlerce ilaç var. Bunların hepsi yasak. Bunun yerine biyolojik mücadele yöntemi kullanılıyor. Bakteri veriyorsunuz. Bitkisel kökenli, insan, çevre ve su kaynaklarına zarar vermeyen pahalı ilaçlar var. Bir de fiziksel mücadele yöntemleri var. Bitkileri sık ekmemek, doğru su miktarı,  birbirine kardeş bitkileri ekmek (örneğin fasulye ve mısır) gibi… Bunun yanında nakliye ve depolama var. Deponun temizliğinde her kimyasal kullanılamıyor. Ürünün işlenmesinde her katkı maddesine izin verilmiyor. İyonize radyasyon yasak. Soğuk şoklama yapılarak içindeki lavra, yumurta öldürülüyor. Mesela kükürt en temel örnek. Kayısılar sapsarı/ turuncu ya, işte o kükürt. O yüzden organik sarı renkte gün kurusu bulamazsınız, hepsi kahverengi. Peki üreticinin mevzuatta yer alan tüm bu kurallara uyup uymadığı nasıl denetleniyor? Tüm dünyada bu işi devletler değil, özel şirketler yapıyor. Sertifikasyon kuruluşları var. Araziye gidip tohumundan, hasat miktarına kadar denetimi yapıyor. Hangi tapuda, kaç metrekarede, ne kadar maydanoz ekilmiş onda kaydı var. Organiğin en temel denetimi izlenebilirlik ve kayıt altına alma. Aynı zamanda tarım il/ ilçe müdürlükleri de istedikleri zaman denetim yapabiliyor. Bazen şirketlere nasıl güveneceğiz sorusu geliyor? Bu şirketlerin hiçbiri Türkiye’deki 3-5 üretici için isminin kirlenmesini istemez. Çünkü ihracat yapıyorlar ve ceza alırlarsa bu direk AB’ye intikal eder. Bana şu çok komik geliyor. Doktorlar hastanın içinde yeri geliyor makas unutuyor, nükleer santral kurulmak isteniyor. Bunların hepsine güveniyoruz ama çiftçiye güvenmiyoruz. Tabii ki hiçbir sistem mükemmel değildir. Küçükçekmece Pazarı Tüketici nelere dikkat etmeli?

Organik ürünlerin doğal ürünlerden farkı şu: Doğal ürün olarak adlandırılan gıdaların resmi veya genel bir tanımı, kriteri, standardı ve yönetmeliği yok. Bu nedenle suistimale açık. Herhangi bir denetime ve belgeye tabi olmayan doğal ürünlerin gerçek olup olmadığı tamamen kişisel bilgi, deneyim ve güvene dayalı. Eğer üreticinizi tanıyor, güveniyor; aldığınız ürünün nasıl yetiştirildiğini biliyor  iseniz tabii ki ondan alışveriş yapın. Türkiye’de sayısı giderek artangıda toplulukları da bu amaca hizmet ediyor. Ancak üreticinizi/çiftçinizi tanımıyorsanız en güvenilir ürün organik sertifikalı gıda.  Bu ürünler Organik Tarım Kanunu ve Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğe uygun olarak organik tarım esaslarına göre yetiştiriliyor, ambalajlanıyor ve etiketleniyor. Yapmanız gereken, etiket üstünde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın organik tarım ürünleri için hazırladığı logoyu ve sertifika numarasını kontrol etmek. Peki açık satılan taze sebze ve meyvenin organik olduğunu nasıl anlayacağız?

Yapmamız gereken, satışı yapan kişi/firmaya ürünün organik ürün sertifikasını sormak, bu sertifikanın geçerlilik süresini ve ilgili ürün çeşidini kapsayıp kapsamadığını kontrol etmek. Ürünün sertifikada adı geçen üreticiye ait olup olmadığını anlamak için ise ilgili üreticiden alımına dair fatura veya diğer mali belgeleri sormak. Bu detayda “Ben manavı, pazarcıyı vs sorgulayamam” diyenler için ise tek yol kalıyor; sadece organik sertifikalı ürün satan ve Türkiye’de sayısı 16 olan organik pazarları, sadece organik ürün satan dükkân ve e-ticaret sitelerini tercih etmek. Siz dernek olarak ne yapıyorsunuz pazarda? Sabah beşte gelip, pazara giren çıkan stokları web tabanlı takip sistemimize işliyoruz. Sertifikalarla ürünleri eşleştiriyoruz. Sertifikasında salatalık yoksa onu satamaz. Rutin olarak ve onun yanında şüphelendiğimizde numune alıp kalıntı tespiti yapıyoruz. Dedikoduları dinliyoruz, sektör küçük, oto kontrol yüksek. Pazardakilerin çoğu üretici ama çok uzaktan gelemeyenler için aracılar da var. Onların depolarını da denetliyoruz. Beylikdüzü Pazarı Belediye ne yapıyor? Belediyenin üstümüzdeki iş yükünü azaltması gerekiyor. Biz en nihayetinde bir sivil topum örgütüyüz. Sadece pazarı açmakla olmuyor. Belediyenin her pazarda daimi ziraat mühendisi bulundurması gerekiyor. Pazarların reklam ve tanıtımını yapması gerekiyor. Sonuçta projenin sahibi belediye.  Biz danışmanız. Belediyeler beş tezgah için yıllık 650 lira işgaliye alıyor, bu da düşük bir ücret sonuçta buranın elektriği, temizliği gibi giderleri var. Bugün yedisi sizin danışmanlığınızda 16 pazar var. Gelinen noktayı nasıl görüyorsunuz? Bu Feriköy pazarının getirdiği bir sonuç. Tabii ki hepsini buna mal etmiyorum ama bir ivme yarattı. Yoktan bir hareket başladı. 2006’da pazarı açtığımızda et, süt grubunda hiç organik ürün yoktu. Organik peynir yoktu. Sadece 2 organik yumurtacı vardı. Şu anda her ürünün organiği var. Ancak şeker ithalatı yasak olduğu için organik şeker ithalatı da yasak. Organik şekeri de üretmek çok maliyetli. Şeker yerine ya bal ya elma suyu kullanılıyor. Ama bisküvi, çikolata yapılamıyor. Hepsi ithal ve bu yüzden Avrupa’dakinden daha pahalı. Düşünün fındık bizden gidiyor ama organik fındık ezmesi ithal ediyoruz. Gelelim en büyük soruya, organik pahalı… Pahalılık göreceli bir kavram. Alım gücümüz düşük. Asgari ücretimiz ne kadar ki? Bu ekonomik bir sorun genel anlamda. Ama reddetmiyorum pahalı ama suçlusu üretici değil, üretim maliyeti, nakliye, depolama ücretlerinin yüksek olması. Küçük hacimlerle iş yapılıyor.  Sürüm yok, çürüyen atılıyor. Ta Avanos’tan İzmir’den buraya gelen üreticiler var, birkaç üretici bir araya gelip araç tutuyor. Katma değerli ürünler iki defa işleme tabi tutuluyor. Yani mesela domates küçük miktarda üretiliyor, salça da öyle, iki defa sertifikasyon yapılıyor. Dolayısıyla pahalı. Bir de bazı tüketiciler şeftali, patlıcan çileği alırken bile mıncıklıyor. Şeftaliyi dokunup bıraktığın zaman öğleden sonra çürümeye başlar. Elma, patatesi seç ama onlara dokunma gözünle seç. Organik tüketim için hem eğitimli, hem bilinçli, hem de zengin olmak gerekiyor. Evde iki beyaz yakalı çalışan varsa bu fiyatlar makul. Ama asgari ücretliyse tabii ki alamaz. Devlet organik tarıma bir ihracat kalemi olarak bakıyor. Bir STK, belediye daha ne yapsın. Bunun devlet politikası olması lazım. Devlet ekmek israfının nasıl üzerine gidiyorsa organik tarımı da öyle yapmalı. Okullara dağıtılan süt neden organik değil? Organik tarım bir alternafi değil, ekoloji meselesi. Konvansiyonel tarımda bir kısır döngü var. Siz zirai ilaçlar attıkça, fenni gübreleri attıkça o bakteri, virüs, böceğin bağışıklık sistemi gelişiyor. Yeni türler geliştiriyor, aynı antibiyotik gibi. Bu direnci kırmak için de daha fazla zehir veriyorsunuz, toprak çoraklaşınca daha çok gübre veriyorsunuz. Su kaynakları daha çok kirleniyor vb. vb. vb.  Kendi kendinizi yok ediyorsunuz. Bu sürdürülebilir değil. (NV)

06 May

Radyo ve Televizyonlardaydık

12 Mart ta saat 13.00’te, Bloomberg HT kanalında yayınlanan “İş Dünyası” programına konuk olduk.
Hande Berktan’ın sunumuyla ekrana gelen programda, sektör temsilcileri ve iş dünyasının önde gelen isimleri kendi alanlarıyla ilgili analizlerini anlatıyor, sektörde yaşanan yenilikleri izleyicilerle paylaşıyorlar. Programda, Buğday ekibinden Ziraat Mühendisi Sakine Önalan da organik tarım sektörünün amiral gemisi olan % 100 Ekolojik Pazarları anlattı.

Buğday Derneği Eş Genel Müdürü Batur Şehirlioğlu, Gülüş Türkmen’in “Alternatif Anne” programına konuk oldu ve organik gıda konusunda merak edilen soruları yanıtladı.

https://www.izlesene.com/video/gercek-organik-urunu-nasil-taniriz/9183455

 

12 May

Şişli % 100 Ekolojik Pazarın müdavimlerinden Vildan Çetin Hillsider Magazine 78 – Bahar sayısı için yazdı

“Ben pazara pazar demem, organik olmayınca!”…

“Bir zamanlar neşeli ve şuursuz bir GDO, MSG, sodyum nitrat, karmine, cochineal tüketicisiydim. Açılımlarını araştırmadığım için keyfim yerindeydi anlayacağınız…”

Şişli % 100 Ekolojik Pazarın müdavimlerinden Vildan Çetin
Hillsider Magazine 78 – Bahar sayısı için yazdı, Yasin Baran görüntüledi.

https://tazedismacunu.wordpress.com/2015/04/01/ben-pazara-pazar-demem-organik-olmayinca/

04 Mar

KANAL D ve CNN TÜRK’teydik.

11 Aralık 2014 Perşembe günü 19.30’da  CNN TURK’te yayınlanan “Mirgün Cabas’la Her Şey” programına katıldık.54. dakikadan itibaren Mirgün Cabas’ın “organik ama gerçekten organik mi?” sorusuna Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nden Batur Şehirlioğlu’nun ve Slow Food Türkiye / Fikir Sahibi Damaklar’dan Defne Koryürek’in verdiği cevapları izleyebilirsiniz. İlgili linki aşağıda paylaşıyoruz.

http://tv.cnnturk.com/tv-cnn-turk/programlar/her-sey/11-aralik-2014-persembe

Çekimlerinin çoğu Şişli %100 Ekolojik Pazar’da yapılan Derneğimiz Ziraat Mühendisleri ve pazar katılımcısı üreticilerimizin de katkıda bulunduğu Kanal D 5N 1K programını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

http://www.kanald.com.tr/5n1k/ozel-klipler/yeni-trend-organik-tarim

23 Nis

Star TV Bugün ve A-Haber Deşifre programlarında çıkan iddialar üzerine

Önce A-Haber Deşifre programında Feriköy %100 Ekolojik Pazar hakkındaki iddia, daha sonrada Star Tv Bugün programında Organik Pazarlardan alınan numinelerden kalıntı çıktığı hakkındaki iddia üzerine Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ilgili demeci verenler ve yayın kuruluşları ile görüşmüş;

Konu olan ilk haberde demeci veren yetkili hatasını kabul etmiş ve daha sonraki yayınlarda bunu düzelterek telafi etmiştir. Kalıntı çıktığı iddia edilen ürünler paketlidir ( ki %100 Ekolojik pazarlarda 6 yıldır taze sebze ve meyve paketli satılmamıştır ) ve organik olmayan ürünleri organikmiş gibi satan manav ve marketlere aittir.

İkinci haber ise herhangi bir belge ve kanıta dayanmayan, usulüne uygun yapılmadığı anlaşılan bir iddiadır.

Her iki yayın konusunda Buğday Derneğinin yanıtlarını tüketici güvencesi başlığı altında inceleyebilirsiniz.