28 Haz

Manisa Salihli’de 2 Gün Süren, Organik Tavukçuluk Toplantılarına Katıldık

Derneğimizden Nurhayat Bayturan,toplantıda “Organik Pazarlar ve Tüketici Talepleri” konulu bir sunum yaptı.

17-18 Haziran’da,Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından Manisa Salihli’de düzenlenen Organik Tavukçuluk toplantısına katıldık.

Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda,ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucunda bozulan doğal dengeyi yeniden kurabilmek için, sentetik, kimyasal gübre, ilaç, hormon gibi dış etkenleri kullanmadan yapılan tarımsal üretime organik tarım dendiğini ifade eden Hasan Çebi, “Organik Tarım sadece, Yönetmelikte izin verilen girdilerin kullanılabildiği, çevre, hava, toprak ve su kaynaklarını kirletmeden, insan ve hayvan sağlığına, çevreye zarar vermeden, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı bir şekilde yapılan tarımsal üretim şeklidir” dedi.

Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “Organik Tarımın Yaygınlaştırılması ve kontrolü” projesi kapsamında;Manisa’da ekolojinin uygun olduğu yerlerde doğal flora ve faunanın korunması;organik pazarların organik ürün taleplerinin karşılanması ve kırsal kalkınmanın sağlanması amacıyla “Organik Sofralık Üzüm Yetiştiriciliği” ve “Organik Yumurta Tavukçuluğu” demonstrasyon projeleri yürütülüyor.

Bu projelerin tanıtılması ve yaygınlaştırılması amacıyla düzenlenen  “Organik Tavuk Ürünleri ve Tüketici Talepleri” adlı panelde,derneğimiz adına Nurhayat Bayturan, “Organik Pazarlar ve Tüketici Talepleri” konusunda bir sunum gerçekleştirdi.

21 Haz

Doğa ile uyumlu bir yaşam, ekolojik bütüne saygılı bir toplum hayali ile kurulan Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin bu yöndeki dönüşüme kazandırdığı %100 Ekolojik Pazarlar projesinin Türkiye’de de ilk örneği olan Şişli % 100 Ekolojik Pazar 8.yaşını dolduruyor.

Doğa ile uyumlu bir yaşam, ekolojik bütüne saygılı bir toplum hayali ile kurulan Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin bu yöndeki dönüşüme kazandırdığı %100 Ekolojik Pazarlar projesinin Türkiye’de de ilk örneği olan Şişli % 100 Ekolojik Pazar 8.yaşını dolduruyor.

Şişli %100 Ekolojik Pazar, Buğday Derneği ve Şişli Belediyesi işbirliğiyle, ekolojik sertifikalı ürünlerin sağlıklı ve güvenilir bir model ile tüketiciye kısa yoldan ve uygun koşullarda ulaşmasına olanak sağlayan, ekolojik pazar projelerinin ilk halkası.

Türkiye’de ekolojik ürünlerin ve pazarların yaygınlaşmasına ön ayak olan Şişli’den sonra yine Buğday Derneği öncülüğünde Kartal, Bakırköy, Beylikdüzü,Küçükçekmece ve İstanbul dışında da Samsun,Konya,Kayseri,Burhaniye ve Seferihisar’da %100 ekolojik pazarlar açıldı. Böylece ekolojik ürünler daha çok tanınır, bilinir ve ulaşılabilir hale geldi. Ayrıca İzmir’de, Ankara’da, Eskişehir’de açılan diğer ekolojik  pazarlara öncülük ederken, pazara gelemeyenlere hizmet sunan internet satış projelerini ve dükkânları besleyerek zincirleme olarak çok daha fazla insanın ekolojik ürünlere ulaşmasını sağladı.

2006 Haziran’ında 48 tezgâhta 25 üretici ve esnafla başlayan Şişli %100 Ekolojik Pazar, 8 yıl sonra 300’e yakın tezgâhta,70 üretici ve esnafla büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Şişli %100 Ekolojik Pazarda yılda yaklaşık 600 ton ekolojik ürün satılıyor ve Pazarın bine yakın müdavimi var.

Organik tarım sektörünün amiral gemisi

2006’ da kurulduğundan beri organik tarım sektörünün amiral gemisi olan Şişli %100 Ekolojik Pazar, bugüne kadar organik süt türevi ürünlerin, istiridye mantarının, elma pekmezinin, baklavanın, tofunun, ketçap ve  mayonezin, ezmelerin, yufkanın ilk defa piyasaya sunulduğu yer oldu. 2014 ile birlikte yeni üreticiler veya mevcut üreticilerin yeni ürünleri ile daha da zenginleşti;Türkiye’nin ilk organik sertifikalı sarı kantaronu,karabuğday unu, çiğ köftesi ve ekmeği bunlardan yalnızca birkaçı.

* Şişli %100 Ekolojik Pazar diğer pazarlama kanallarını da besleyerek daha fazla tüketicinin organik ürüne ulaşmasını sağladı ve bu sayede gelen yeni talepler ekolojik ürün çeşitliliğinin de artmasında rol oynadı. Türkiye, ekolojik sertifikalı organik et, tavuk, süt ürünleri, muz, yerli kozmetik ürünler, ithal çikolata ve bisküviler, çeşitli gurme ürünler, ithal kozmetikler, içkiler, istiridye mantarı, baklava, yufka ve temizlik malzemeleri ile Şişli %100 Ekolojik Pazar süreci ile başlayan hareketlilik sayesinde tanıştı.

*Türkiye’de naylon poşet kullanımının kaldırıldığı ilk pazar olma özelliğine de sahip olan Şişli %100 Ekolojik Pazar, bu çabanın küçük de olsa bir karşılığı olarak  İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinliklerinin de bir parçası oldu.

*Şişli %100 Ekolojik Pazar, ekolojik ürün alışverişinin yanı sıra ekolojik yaşamın farklı alanlarında çeşitli etkinliklere katılım olanağı da sağlıyor. Pazarın müdavimleri, sabahın erken saatlerinden itibaren hem alışveriş ediyor hem de pazarda gerçekleşen etkinliklere, söyleşilere katılıyorlar.Bugüne kadar düzenlenen “Bez Çanta Dikim” Atölyesi, ”Gerçek Temizlik” Atölyesi,Takas Şenliği, “Gel Oyna Çocuk” Atölyesi, Ekolojik Kitap Şenliği,konserler,performanslar, pazarı kültürel ve sosyal anlamda da zenginleştirdi; “alış-veriş” mekanı olmanın ötesine taşıdı.

Ekolojik tarımla üretilen ürünlerde GDO kesinlikle yasak

Ekolojik tarım, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren bir tarım şekli olduğu için sentetik, kimyasal ilaçlar ve kimyasal gübrelerin kullanımına karşı. Üretimde, ürünün kalitesini yükseltmeyi amaçlıyor. Bu nedenle ekolojik tarımla üretilen ürünlerde GDO kesinlikle yasak. %100 Ekolojik Pazarlar, böylece ekolojik tarımın yaygınlaşarak gelecek kuşaklar için daha güzel bir dünya ve sağlıklı bir toplum yolunda da dönüşüme hizmet ediyor.

Buğday Derneği, Türkiye’de organik tarımın yaygınlaşması için de çalışmalarını sürdürmekte ve bu sene Ekim ayında gerçekleştirilecek Uluslararası Organik Tarım Kongresi ile bu çalışmalarına bir yenisini eklemektedir. (http://www.owc2014.org/)

Pazarın dokuzuncu kuruluş yıldönümünde, 2011 yılının Mart ayında aramızdan ayrılan Buğday Derneği’nin ve %100 Ekolojik Pazarların kurucusu sevgili Victor Ananias’ı da saygı ve özlemle anıyoruz.

21 Haz

Kimyasal veya ısıl işleme tabi tutulmayan tohumlardan soğuk pres yöntemiyle elde edilen Çörek Otu yağı, sağlığımız açısından son derece önemli bir kaynak.

Bağışıklık sistemini güçlendiren ve özellikle  cilt, kalp, dolaşım sistemi ve beyin sağlığı için gereken önemli esansiyel yağ asitlerinden Omega 3-6 ve 9 yağ asitlerini bol ve doğal bir şekilde barındıran Çörek otu yağı, sağlığımız açısından son derece önemli bir kaynak.

Kimyasal veya ısıl işleme tabi tutulmayan tohumların soğuk pres yöntemiyle yağları elde edilir ve böylelikle Omega 3-6 ve 9 yağ asitleri doğal olarak yağa geçmekle birlikte; yapısındaki A-D-E ve K vitaminleri de antioksidan özelliklerini kaybetmezler. Bu sayede özellikle LDL olarak bilinen kötü kolesterolün oksidasyonunu önlemeye ve kalp-damar sağlığını korumaya yardımcı olurlar.

Çörek otu yağını % 100 Ekolojik Pazarlarımızda; Harmanyeri markalı, Orser organik sertifikalı Mürsel Sepetçi Tezgahı, Naturelya markalı, Turkgap organik sertifikalı Eğriçayır tezgahı ve Ekoloji Marketi markasıyla Kalitest organik sertifikalı olarak bulabilirsiniz.

21 Haz

GDO’da binde 9 “bulaşıklığa” göz yuman yeni yönetmelik, GDO konusunun oranlarla esnetilebilecek bir konu olmadığını ve tamamen yasaklanması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.

GDO’yla ilgili esneme tedbirler yerine, doğal yaşamın sürdürülebilirliğini esas alan ekolojik tarımı teşvik edici düzenlemeler beklediğimiz Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, GDO’yu sınırlarımızdan sokmayarak, hayvan yeminde ve gıdada kendine yeten bir ülke olma yolunda adımlar atmasını bekliyoruz.

GDO’da binde 9 “bulaşıklığa” göz yuman yeni yönetmelik, GDO konusunun oranlarla esnetilebilecek bir konu olmadığını ve tamamen yasaklanması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Gıda ve hayvancılık politikalarıyla hayvan yeminde kendine yetebilecek konuma gelebilecek olan Türkiye, GDO’ya muhtaç değil.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın “GDO’lar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik”te yaptığı değişiklik sonucu, analiz edilen ürünlerde binde 9’a kadar GDO’ya “bulaşıklık” değerlendirmesiyle göz yumulması kararı, yeni soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Yeni yönetmelik GDO konusunun oranlarla esnetilebilecek bir konu olmadığı ve bu nedenle tamamen yasaklanması gerekliliğini bir kez daha ortaya koydu.

Biyogüvenlik Kurulu’nun sadece hayvan yemi için, 17 GDO çeşidinin ithaline izin vermesi ve GDO’lu hayvan yeminden GDO’lu olmayan hayvan yemine “bulaşıklık” konusunda kamuoyuna bugüne kadar herhangi bir mağduriyet yansımaması, “bulaşıklık oranıyla ilgili neden yeni bir yönetmeliğe gerek duyuldu” sorusunu akla getiriyor. Bugüne kadar Türkiye’de pirinç ve bebek maması gibi gıda ürünlerinde GDO sorunu söz konusu olduğundan, yönetmeliğin kimlerin mağduriyeti kastedilerek çıkarıldığı da ayrı bir soru işareti.

Yönetmelikte yer alan “GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tespit edilen genlerin Biyogüvenlik Kurulu tarafından onaylanmış olması durumunda ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilir” maddesi, bazı hukukçular tarafından gıdada binde 9’a kadar GDO bulaşıklığına ya da GDO kullanımına izin verilmesi olarak yorumlanıyor. Biyogüvenlik Kurulu’nun gıda için GDO ithaline ilişkin bir izni söz konusu değilken, Bakanlığın bu tür yorumlara yol açacak bir yönetmelik yayımlaması, gıda güvenliği açısından endişe verici sonuçlara yol açabilir. Ayrıca yönetmelikte bebek mamalarıyla ilgili bir ibare yer almaması da, bebek mamalarında GDO’yu tamamen yasaklayan Biyogüvenlik Yasası’yla çelişiyor.

325 bin kişi gıdada GDO’ya “hayır” demişti

Gıdada GDO kullanımıyla ilgili olarak şirketler, 2012 yılında kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle, Biyogüvenlik Kurulu’na yaptıkları başvurularını geri çekmişlerdi. 325 binden fazla kişi, Greenpeace’in “Yemezler” kampanyasına katılıp, Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu’nun 29 adet gıda amaçlı GDO için ithalat başvurusunu geri çekmesini sağlamıştı. Sonuç olarak kamuoyunun da tepkisiyle bugüne kadar gıdada GDO kullanımına izin verilmedi.

Ancak yeni yönetmelikte, “GDO bulaşanı olan ürünlerde bulaşan olarak tesbit edilen genlerin, Biyogüvenlik Kurulu’nca onaylanmış olması durumunda, ürünler onay amacına uygun olarak kullanılabilir” maddesinde yer alan “ürünler” ve “kullanılır” ifadeleri, hayvan yemleri için izin verilen GDO’ların diğer gıda ürünlerine de bulaşabileceğinin kabul edilmesi veya gıdalar için de kullanabileceğine yönelik endişelere neden oluyor.

Bugüne kadar hiçbir gıda maddesinde binde bir dahi olsa, GDO bulaşıklığına izin verilmiyordu. Kontrol edilen ithal gıdalarda binde 1 oranında GDO’ya rastlansa bile, yaptırımlar uygulanıyordu. Ancak yeni yönetmelik, Biyogüvenlik Kurulu’nun izin verdiği GDO’lar için binde 9’a kadar bulaşıklığa göz yumulmasına neden oluyor.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği olarak, GDO’yla ilgili “bulaşıklık” sorununun bu tür esneme tedbirleriyle önlenemeyeceğini, denetimde çok ciddi sorunlar yaşanabileceğini ve bunun da gıda güvenliği ile tüketici hakları açısından olumsuz etkileri olacağını düşünüyoruz. Bu tür esnetme kriterleri yerine Biyogüvenlik Yasası’nın yeniden gözden geçirilerek GDO’nun tamamen yasaklanması ve tesadüfi GDO “bulaşıklığı” konusunda mağduriyeti giderecek düzenlemeler, kriterler getirilmesi gerekiyor.

Türkiye GDO’lu yeme muhtaç olmayabilir

Mısır üretiminin giderek arttığı ülkemizde hayvan yemi, üstelik GDO’lu yem ithalatına gerek olmayabilir. Türkiye, doğru bir ekim/üretim planlamasıyla hayvan yeminde kendine yetebilir duruma gelebilir ve bu duruma gelinceye kadar da GDO’lu hayvan yemi yerine GDO’suz hayvan yemi ithal edebilir.

Bakanlığın GDO’ların ithaline izin vermek yerine, özellikle son yıllarda hayvan yemi konusunda kendine yeten bir ülke olma yolunda adım atması ve hayvan yeminde de GDO ithalatını tamamen terk ederek, GDO’yu tamamen yasaklaması gerektiğini düşünüyoruz.

GDO ithali yerine, GDO’ya yasak getiren ekolojik tarım teşvik edilsin

Ekolojik tarım, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren bir tarım şekli olduğu için sentetik, kimyasal ilaçlar ve kimyasal gübrelerin kullanımına karşı. Üretimde, ürünün kalitesini yükseltmeyi amaçlıyor. Bu nedenle ekolojik tarımla üretilen ürünlerde GDO kesinlikle yasak.

GDO’yla ilgili esneme tedbirler yerine, doğal yaşamın sürdürülebilirliğini esas alan ekolojik tarımı teşvik edici düzenlemeler beklediğimiz Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, GDO’yu sınırlarımızdan sokmayarak, hayvan yeminde ve gıdada kendine yeterli bir ülke olma yolunda adımlar atmasını bekliyoruz.

GDO’ya Hayır Platformu’nun bileşenlerinden biri olarak, ekolojik yaşamın sürdürülebilirliği yolunda; bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğimizi yineliyoruz.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği